• Cancel
    Filter
  • Buy Now Rules
Filter

Buy Now

Product No: 17245 » Sanat (El Yazmaları)

[RESSAMDAN RESSAMA] İSMAİL ALTINOK (1920-2002)'dan HASAN KAVRUK (1918-2007)'A - Islak imzalı, el yazısı, 1951 tarihli zengin içerikli mektup

İsmail Altınok'un Atatürk Lisesi Resim Öğretmeni iken, o dönemde Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nde öğretmenlik yapan ressam Hasan Kavruk'a gönderdiği, el yazısı, ıslak imzalı mektup, Ankara, 1951 tarihli. Zarfıyla beraber, 23x15 cm, ön ve arka tamamen dolu.

Paris’e gitmek için başvurmaktan, Eşref Üren ile Hasan Kavruk arasındaki anlaşmazlıktan, sanattaki değişmezliğin tek değişim olduğundan, Enstitü’den ve hocaların dıuıurumlarından, Enstitü’ye ekmeğini borçlu olduğundan ama asla sanatını borçlu olmadığından, D Grubu’nun Devlet Sergisi’ne girmemesinden, vb bahsediyor.

Metin:

7/III/1951 Ankara,
 Kardeşim Hasan,
 Resimleri postaya bugün verdim. Sana bir sürü zahmet olacağım biliyorum. Senin de buraya ait işin olsa, bu zahmetimin üzüntüsü karşılanacak; ama olacak mı bilmiyorum. Beni ayıplamamanı rica ederek söyleyiyim ki, yol v.s masraflarını bildirmelisin.

Şimdiye kadar geciktim, böylece de seni belki beklettim; kusura bakma. Resimlerime ait senin ve başkalarının düşüncelerinizi beklerim. Geçen mektubumda da söylediğim gibi bunlar benim eski fakat tipik çalışmalarım. Samimi olduklarını siz de söyliyecekmisiniz bilmiyorum. Bu seneki Devlet Sergisine hazırladıklarımdan bazıları değişik anlayışlar gösteriyorsa da, bu tarz ifade, bana, daha uygun gelecek sanıyorum. Tabii daha Paris falan görmedenki kendi kendimi tanimam bu! Kısmet olur gidebilirsem belki büyük bir değişiklik geçiririm. Yalnız bendeki değişmiyecek kanaat hiç bir şeyi inkâr etmemek. Ya bunları karıştırıp pişirerek, yahut da yeni lezzette yemekler yapmak. İkincisini daha istediğine kaniim. Ben daha ziyade mevzuumu kuvvetle nasıl ifade edebileceksem, eserimi o istikamete sokmak istiyorum. Böyle bir çalışmada ekseriya başlangıç ile son arasında çok farklar hasıl oluyor ("Mevzu” deyince, duyduğum şiiriyeti kastettim). Bu sene sağ olursam Paris için müracaat edeceğim. Eşref bey [i.e., Eşref Üren (1897-1984), her seye rağmen gideceğini söylüyor. Vekâletini bu muhterem sanatkâra karşı haksızlık ve ayıp ettiğini hep biliyoruz. İnşaallah evvelâ onun işi olur. Bu yaştan sonraki bu kuvvetli arzu ve fedakarlığa ben büyüklükle izah edebiliyorum. İnsan, zaten onu tanısa, kendi hayatında pek çok ṣeylere tahammül edebilir.

Müşterek sergi için Cemal Bingöl'e söyledim, o şiddetle aleyhinde: "Enstitü hocalarının ekmeğine yağ sürmek demektir” diyor. Haklı, fahat bir şube ne yapsa birkaç kişiyi gostererek tutunamaz! “Yüzlercesi ne oldu?” demezler mi onlara. Bu hususta benim kanaatim şu: ben ekmeğimi oraya borçluyum, sanatımı değil; katiyen! Kendi gaɣretim ve mesut tesadüfler olmasaydı ben de şimdi uyuşukluğun tadı içinde olacaktım. Sonra fazla söze hacet, Enstitü buna rağmen bugün de mutereddit hatta şaşkındır. Onun için, biz kendimizi tanımak ve tanıtmak için pek alâ açabiliriz. Şaşkın bir müessese bizi istismar ederse, açıkça cevabımızı da veririz.
 Belki istersin: Resimlere, natürmorta 150, ötekine 200 lira fiat münasipse koy. Garip bir hisle satılmasını da istemiyorum. Ya hiç satmadığından yahut çok üzerlerine olduğumdan, bilmiyorum. Devlet Sergisine D Gurubunun girmemesini iyi karşılamadım. Bu ara Ankaraya gelebilirsen sevineceğim. Gözlerinden öperim. [İmza].”

İSMAİL ALTINOK: Ressam, sanat emekçisi ve öğretmen İsmail Altınok, 1920 yılında Burdur'da doğdu. İzmir Öğretmen Okulu'nda Abidin Elderoğlu'nun, 1943 yılında bitirdiği Gazi Eğitim Enstitüsü'nde Malik Aksel ve Refik Epikman'ın öğrencisi oldu. 1942 yılında Cemal Tollu ile tanıştı. Ankara'da Eşref Üren ve Cemal Bingöl ile dostluklar kurdu. Eskişehir Lisesi, Ankara Atatürk Lisesi, Namık Kemal Ortaokulu, Ankara Koloji ve Kıbrıs Limasol 19 Mayıs Lisesi'nde resim öğretmenliği yaptı. 1955 yılında bir grup sergisi için Fransa'ya giderek bir ay Paris'te bulundu. 1961 yılında kurulan Siyah Kalem Grubu'na katıldı. 1959 yılında İtalyan hükûmetinin bursunu kazanarak dört ay Roma'da kaldı. 1943 yılından itibaren Devlet Resim Sergileri'ne katılan ve çeşitli ödüller kazanan ressam, 1973 yılında öğretmenlikten emekli oldu. İsmail Altınok'un ilk resim sergisi Ankara'da Devrim İlkokulu'nda (1948), sonuncusu ise 2001 yılı Aralık ayında Ankara İş Bankası Sanat Galerisi'nde açtığı retrospektif sergidir. Resim sanatı üzerine yazdığı kitapların yanı sıra, çeşitli konferanslar verdi: "Bugünkü Türk Resmi", "Türk Resminin Sorunları", "Sanatın Tanımı", "Vasarely", "Toplumcu Görüş ve Resim Sanatı", "Olumlu Sanat, Olumsuz Sanat", "Resimde Kimlik Arayışı" bunlardan belli başlılarıdır.

Price: 4,500 TL

Buy Now
Product No: 17243 » Sanat (El Yazmaları)

MUSTAFA ASLIER (1926-2015) - Islak imzalı, Türkiye Çağdaş Ressamlar Cemiyeti antetli kağıda 1968 yılında muhtemelen bir sergiye katılacak sanatçı, sanat tarihçileri ve eleştirmenlerin ismi not alınmış

Türkiye Çağdaş Ressamlar Cemiyeti'ne Ait Bir Belge, Mustafa Aslıer imzalı, 1968 tarihli,14.5 x 22.5 cm.

"Türkiye Çağdaş Ressamlar Cemiyeti = Association of Turkish Contemporary Artists" çift dilli antetli kağıda, sanatçılar: Neşet Günal, Ercüment Kalmık, (Nedim Günsür yazılmış fakat üstü çizilmiş), Sanat tarihçileri: Sabahattin Eyuboğlu, Bülent Özer, Eleştiriciler: Gültekin Elibal ve Sezer Tansuğ olarak not alınmış. Sağ alt köşede "6. XIII. 1968, Mustafa Aslıer" ibaresiyle imzalıdır. Ülkemizdeki özgün baskı resim sanatının en önemli temsilcilerinden biri olan Mustafa Aslıer, 1926’da Kırcaali- Bulgaristan’da doğdu.¹1949 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü̈ Resim Bölümünden mezun olan Mustafa Aslıer, öğrenciliği sırasında Malik Aksel, Refik Epikman, Şinasi Barutçu, Hayrullah Örs, Hakkı İzzet gibi hocalardan dersler aldı. 1953 yılında Milli Eğitim Bakanlığının açtığı yarışma sınavını kazanarak uzmanlık eğitimi için, Almanya’ya grafik öğrenimine gönderildi. İlk yıl Münih Üniversitesi’nde Almanca öğreniminin yanı sıra, Münih Grafik Akademisi’nde Prof. Joseph Kaufer’in tipografi derslerine de devam etti. Daha sonra 1954 yılında Stuttgart Grafik Sanatlar Yüksek Okulu’na geçti. 1958 yılında Stuttgart Akademisi ve mezun olduğu okulun düzenlediği baskı sanatı ile ilgili seminer, kurs ve çalışma gruplarına katılan Aslıer, 1958 yılında tekrar yurda döndü.

1957’den sonra Avrupa müzelerinde inceleme ve araştırmalarda bulundu. Türkiye’ye dönünce resimleriyle kısa sürede tanındı. Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu (Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) Grafik Bölümü başkanlığı ve okul yöneticiliği görevlerini bir arada yürüttü. Mustafa Aslıer, özgün baskı resimleri ile ilk kişisel sergisini, 1957’de Stuttgart’ta Senatore Galerisi’nde, 1959’da Viyana Devlet Galerisi’nde ve İstanbul’da açtı. Bu sergiler ülkemizde özgün baskı sanatının ilk sergileri olması acısından önemlidir.

Price: 7,500 TL

Buy Now
Product No: 15706 » Sanat (El Yazmaları)

MUİDE ESAD (Sanâyi-i Nefîse Mektebi İnas Bölümü'nün "2" numaralı öğrencisi, Osmanlı dönemi ilk kadın ressamlarımızdan) - Osmanlıca el yazısıyla imzalı ve enfes bir üslûpla yazılıp gönderilmiş şiir ve taziye mektubu

Mektup ve zarf çerçeve boyutu: 57x37 cm, mektup boyutu: 29x19 cm, zarf boyutu: 17x9 cm, paspartulu, özel tasarımlı çerçevesinde, kağıt üzerine mürekkep, çok temiz durumda, Osmanlıca, ıslak imzalı.

Metin: Besmele ile başlayan mektup, ressamın Süreyya isimli ve önemli bir aileye mensup olduğu anlaşılan arkadaşının oğlu ya da yakını olan Abdurrahman isimli bir şahıs için yazmış olduğu Osmanlıca bir dörtlük ile devam eder: “Alem-i Faniyye’den Ebedî Aleme sefer etti Abdurrahman Fetih etsin ona hemen ebvâb-ı cenneti hazret-i Rıdvan İstikbâline şitâb ile selâm versin melâike ve hurân [i.e., huriler] Kucaklasın, şâd etsin ruhunu bî-pâyân Nûr-ı Rahmet-i Rahman. Muide Es’ad.”

Bu dörtlüğün altında ressamın kendi ıslak imzası mevcut olup hemen ardından mektup elkâb ile devam eder. Metin şöyledir: “Benim canım kardeşim Süreyyacığım! Millet ve vatana bunca değerli insanlar yetiştirmiş değerli ailenizin [bu] büyük gaybdan [i.e., kayıptan] vakı’ hüzün ve kederimin sözle ta’rifine imkân yoktur!... Zavallı Abdurrahman!... Cenâb-ı Allah’ım ruhunu garîk-i Bahr-i Envâr [i.e., Nur Denizi’ne gark] eylesin, amîn! Bir kardeşiniz sâfiyyetle bu derin acınıza ben de tamamen iştirâk ediyorum. Onun aziz ruhu, inşallah teâla, Cennet-i Gülistanlar’da sefâsı saadetle seyrân ettikçe Cenâb-ı Rabbü’l-Alemîn size ve bilcümle muhterem akraba û taallukâtınıza mütesellî ve sabr-ı cemîl ve elemsiz, kedersiz, mesud ömürler ihsân buyursun, amîn! Muhterem efrâd-ı ailenizin bilcümlesine ayrı ayrı başsağlığı diler, cümlenizi Cenâb-ı Vâcîbü’l-Vücûd’un hıfz ve emânetine tevdi’ eylerim benim kıymetli sevgili kardeşim efendim. Fî 6 Mart sene [1]952. Muide.”

Ayrıca mektubun bir de “Hamiş”i vardır [i.e., Not]: “Muzdarip olduğum Anfluenza sebebiylen bizzat vazifeye ve mütesellîye şitabân olamadığımdan mazûrumun affını hassatiyen dilerim.”.

Provenans: Süreyya Işık Koleksiyonu'ndan sonra I. B. ve M. M. özel koleksiyonları.

Muide Esad, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde sanat dünyasında kendine yer bulmuş ancak hakkında çok az bilgi olan önemli bir kadın ressam. Sadullah Paşa’nın torunu ve göz doktoru Prof. Dr. Esad Işık Paşa’nın kızı olan Muide Esad, sanatı ve hayatıyla dikkat çeken fakat tarih sayfalarında hak ettiği yeri alamamış bir isim. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ne 2 numaralı öğrenci olarak kaydolan Muide Esad, eğitim hayatı ve eserleriyle Osmanlı sanat tarihine eserler bırakmış olsa da günümüzde neredeyse hiç bilinmiyor. Bu noktada İstanbul’da, Osmanlı resim sanatı olan minyatür yerine batılı anlamda Türk resminin ortaya çıktığı ve 1882 yılında sadece erkek öğrencilerin kabul edildiği Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kurulmasıyla hız kazanan yeni bir sanat ortamından söz etmek yanlış olmaz. Özellikle önemli ve eğitimli ailelerin kadınları ve onların genç kızlarının artık kazan kaldırdığı bir yıl 1914. Aynı yıl kurulan kadınlara özel sanat eğitimi veren İnat Sanayi-i Nefise mektebine ilk koşanlardan genecik bir kız; Muide Esad. 1 numaralı kayıt; Müzdat Sait Arel, 2 numaralı kayıt; kahramanımız Muide Esad, 3 numaralı kayıt Belkıs Mustafa, ve 4 numaralı kayıt; Nazire Hanım ve eski Başbakan Bülent Ecevit’in ressam annesi Nazlı Ecevit de bu sınıfta ilk kuşak kadın ressamların arasındaydı.

Muide Esad, İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nde (Kadın Sanat Okulu) sanat eğitimine başlamış ve bu alanda yeteneklerini geliştirmek ve batı resminde öncül kadınlardan olmak istemişti. Okulda aldığı eğitimle, dönemin sanat anlayışını ve tekniklerini öğrenen Muide Esad, kısa sürede yetenekli bir ressam olarak tanınmaya başlamış, Galatasaray Sergileri adı verilen Osmanlı İmparatorluğu’nda sanat dünyasının önemli etkinliklerinden biri olarak kabul edilen bu sergilerde dönemin en önemli ressamlarıyla birlikte boy göstermişti. Muide Esad, bu sergilere katılarak adını duyurmuş ve sanat tarihi kayıtlarına adını geçirme fırsatı yakalamıştı. Muide Esad, İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nde (Kadın Sanat Okulu) sanat eğitimine başlamış ve bu alanda yeteneklerini geliştirmek ve batı resminde öncül kadınlardan olmak istemişti. Okulda aldığı eğitimle, dönemin sanat anlayışını ve tekniklerini öğrenen Muide Esad, kısa sürede yetenekli bir ressam olarak tanınmaya başlamış, Galatasaray Sergileri adı verilen Osmanlı İmparatorluğu’nda sanat dünyasının önemli etkinliklerinden biri olarak kabul edilen bu sergilerde dönemin en önemli ressamlarıyla birlikte boy göstermişti. Muide Esad, bu sergilere katılarak adını duyurmuş ve sanat tarihi kayıtlarına adını geçirme fırsatı yakalamıştı.

Muide Esad, sanatıyla olduğu kadar kişisel hayatıyla da dikkat çeken bir figürdür. Babasının asistanı olan Mısırlı bir doktorla evlenerek hayatının yönünü değiştirmiş ve Mısır’a yerleşmiştir. Bu evlilik, onun sanat kariyerinde de bir dönüm noktası olmuştur. Mısır’a yerleştikten sonra sanat hayatına dair çok az bilgi bulunmaktadır. Bu dönemdeki eserleri ve sanatsal faaliyetleri hakkında yeterli kaynak bulunmamaktadır. Ancak, Mısır’daki yaşamının sanatına olan etkisi ve orada ürettiği eserler hala araştırma konusu olmaya devam etmektedir. Sözün sonuna geldiğimizde Muide Esad, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde sanat dünyasında kendine önemli bir yer edinmiş, yetenekli bir ressam olarak tanınmış bir şahsiyet. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ndeki eğitimi ve Galatasaray Sergileri’ne katılımı, hiç şüphesiz ki onun sanat kariyerinde önemli dönüm noktaları olmuştur. Ancak, kişisel hayatındaki değişiklikler ve Mısır’a yerleşmesi, kendisi ve sanatına dair bilgi eksikliğine yol açmış olsa da Muide Esad’ın sanatı ve yaşamı, Osmanlı sanat tarihinin gizemli ve araştırılmaya değer bir parçası olarak önemini korumaktadır.

-- Türk resmi Kadın Kadın ressamlar Ünlü imzalar Koleksiyon

Price: 75,000 TL

Buy Now
Product No: 15704 » Sanat (El Yazmaları)

RASİN ARSEBÜK (Türk ressam) (1923-2017) - Islak imzalı, “Gallery Rasin” antetli kağıtlara tamamen el yazısı, 1975 yılında ABD’de kurduğu galerisinde, Orhan Peker’den vb bahseden mektup

“Gallery Rasin” antetli, filigranlı ve koleksiyonluk özel dokulu kağıtlara el yazısı ve ressamdan imzalı, antetlerde sanatçının ABD’de yeni yerleştiğini ve galerisini açtığını söylediği St. Simon adresi de mevcut, “Anneciğim” diye hitap ettiği Mediha Gökçer Hanım’a yazılmış, 28x21 cm (açık helleri), 64 satırlık ve 4 sayfalık uzun bir mektup, zarfıyla beraber.

Mediha isimli, aslen teyzesi olan, fakat anne diye hitap ettiği bir kadına ailevi meselelerden söz ettikten sonra, Mayıs’da yaşadığı New York’u terk edip St. Simons (Georgia), Adası’nda kendi galerisini açtığından söz ediyor: “…Bana gelince yeni olan tek şey Mayıs’ta New York’u terk edip bu adaya yerleşmem ve kendi galerimi açmam. Şimdi kendim için çalışıyor ve sevdiğim işi yapıyorum. Ümit ve umutlu [sic. umutla] mücadele edip yaşantımızı sürdürüyoruz. Henüz tam kararlı değilim Amerika’da yerleşmeye. Çok uzağım, annem ve ablamdan. Bir senedir göremedim onları. Bazı işlerimin halli için bekliyorum. Amerika’yı terkedemiyorum şimdilik. HAllolur olmaz Türkiyedeyim. Yılbaşından önce gelebileceğimi ümit ediyorum.” Ardından Osman Bey adlı birisinden ve aynı zamanda akademisyen olan bir sanatçıdan referans mektubu ricasında bulunduğunu anlatıyor. Bunu ressam Orhan Peker’i bulamama ihtimaline karşılık yaptığını belirtiyor. Bu konuda yardım istiyor. Ardından Amerika’da çok yalnız kaldığını belirtiyor ve dini günleri gösteren bir takvim istiyor. Mediha Hanım’a “siz benim din ve akıl hocamsınız” diye yazıyor.

Rasin Arsebük, 1923'te İstanbul'da doğdu. Sanatçı 1944 yılında Galatasaray Lisesi'nden mezun oldu. Daha sonra 1948 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni birincilikle bitirdi. Resimle ilk kez yüksek lisans için gittiği Fransa'da tanıştı. Elimizdeki mektubundan belli ki ressamın bu yıllarda (1973-75) biyografisinde ABD yaşantısı yer almıyor. 1980 yılında Papa 2. Jean Paul'un portresini yapması için çağrıldı ve 1986'da dünya barış yılına ithafen yaptığı resim sergilendiğinde dünya çapında tanındı. Sanatçı temel olarak insan, hayvan ve doğa konularında çalıştı. Eserlerinde tuval üzerine akrilik boyayı kullanmıştır. Portre çalışmalarında zeminde hiç renk kullanmamış, kendine özgü bir tarz yaratmıştır. Çoğunlukla zayıf ve uzun saçlı figürlerinde özelikle büyük ve canlı gözler dikkat çeker.

Sanatçı gözlere önem vermesini insanlar arasında ilk ve en önemli iletişimin gözlerde başladığını söyleyerek açıklamıştır. (Ankara Resim ve Heykel Müzesi). ,

-- Türk resmi Sanat tarihi Koleksiyon Ünlü ressamlar İmzalar

Price: 6,000 TL

Buy Now
Product No: 15700 » Sanat (El Yazmaları)

FATMA EYE (1920-)'den NACİYE İZBUL (1912-2002)'a - Türk kadın ressam Naciye İzbul (1912-2002)'a gönderilmiş, başka bir kadın ressam Fatma Eye (1920-) imzalı el yazması bayram tebriği

FATMA EYE (1920-)'den NACİYE İZBUL (1912-2002)'a, 1997. Köy hayatı temalı kartpostal.

"Fatma Eye, Taşolukta Yaşam, Tuval üzerine yağlı boya 20x70". İç kısmında "Sayın Naciye İzbul, Tüm arkadaşlarımın yeni yıl ve bayramlarını şahsınızda kutlar, başarılarınızın devamını dilerim 2-2-1997. Fatma Eye" ibareli tebrik notu bulunmaktadır. 17 x 12 cm.

Fatma Eye: 1920 Çorlu doğumlu sanatçı 1976 yılında TCDD’den emekli oldu.1977 yılında desen çalışmalarına İzmir resim heykel müzesinde başladı. DYO Resim Yarışması 1979’da ödül aldı. Yurt içi ve yurtdışında birçok sergilere katıldı ve kişisel sergiler açtı. Naif resmin Türkiye'deki kadın temsilcilerinden biridir.

Naciye İzbul: Ankara, İzmir ve İstanbul’da çok sayıda kişisel sergi açan sanatçı, 1977 yılında Viyana Interkunts Sanat Fuarı ile AKRD’nin Viyana Karma Sergisi’ne, Brüksel UFACS1-1986 Sanat Festivali ve 1987 Bağdat Plastik Sanatlar Bienali’ne katıldı. Çeşitli eserleri Türk sanatçılarının Paris, Bükreş ve Sofya’da açtıkları karma sergilerde yer aldı. Çok sayıda özel koleksiyonun yanı sıra İş Bankası, Milli Kütüphane, Yapı Kredi gibi kurumsal koleksiyonlarda da eserleri bulunan Naciye İzbul, 1988 yılında ‘Yılın Annesi’ seçildi. İzbul, 1994 yılında Lions Kulübü tarafından ‘Yılın Başarılı Kadın Sanatçısı’ ödülüne de layık görüldü.

-- Kadın Resim Türk resmi Sanat tarihi Koleksiyon İmza

Price: 1,500 TL

Buy Now
Product No: 15698 » Sanat (El Yazmaları)

HASAN VECİH BEREKETOĞLU (Osmanlı ve Türk ressam) (1895-1971) - Ressamdan "Sami Bey'e" [i.e. Sami Yetik] gönderilmiş iki adet el yazması ve imzalı mektup ve bir otobiyografi

Ressamın kendi ismiyle antetli kağıda iki adet el yazması ve imzalı mektubu ile bir adet kendi eliyle yazdığı otobiyografisi. "Sami Bey"'e gönderilmiş. 30 satır. 1 s., 2 s., 2 sayfa. Tamamı Osmanlıca ve ilk mektup 26 Nisan [19]44 tarihli.

İzlenimci (empresyonist) estetikten etkilenmiş Osmanlı doğumlu, Fransa'daki Julian Akademi'de Halil Paşa'dan dersler almış ressamın ilk mektubu Sami Bey'e, üzerinde yeni çalıştığı bir yağlı boya tablodan söz etmekte. Ayrıca bu mektup ve diğer iki sayfalık mektubunda resim sanatı ile önemli ipuçları vererek düşüncelerini dile getiren ressam, iki sayfalık harici otobiyografisi güncel kaynaklardakine çok yakın olup bu bağlamda belli ki sanat tarihi çevrelerince halen kabul edilip kullanılmaktadır. İkinci mektup el yazısı 19 satır içermektedir. Ressamın Sami Yetik'e yazdığı bu otobiyografi, Türkiye resim tarihi açısından oldukça nadir bir belgedir. Kendisi gibi izlenimci olan asker ressam Sami Yetik'in 1940 yılında sadece tek cildi yayınlanmış "Ressamlarımız" adlı eseri halen Türk resim sanatında, biyografiler bakımından önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu otobiyografi, Sami Yetik'in "Ressamlarımız" adlı kitabının ilk cildi yayınlandıktan dört yıl sonra yazılmış ve gönderilmiş olup muhtemelen kitabın asla yayınlanamayan ikinci cildi için gönderilmiştir. Erken dönemde hat ve resmin bir arada algılandığı göz önünde bulundurulursa bu yazma belgelerde ressamın Ataullah Hace'den bahsetmesi anlamlı olmaktadır.

1914 Kuşağı ressamlarından biri olan Hasan Vecih Bereketoğlu Kazasker Bereketzade Cemil Bey’in oğludur. Babasının memur olmasından dolayı ilköğretimini Mısır'da yaptı. Liseyi ise Rodos'ta tamamladı. İstanbul Darülfünün Hukuk Fakültesi'nde eğitimde gördü. Resim alanındaki ilk derslerini 1916 ile 1920 yılları arasında Halil Paşa'dan aldı. Güzel Sanatlar Birliği'nin kuruluşuna destek veren isimlerinden biri oldu. 1922-1923 yıllarında Paris'te bulundu ve Julian Akademisi'nde davam etti. 1923 yılında Türkiye'ye geri dönerek Kadıköy Halkevi Başkanlığı görevini üstlendi. 1943 yılında Ankara'ya taşınınca Cumhurbaşkanlığı daire müdürü oldu. Bu yıllarında natürmort eserler verdi. Sanat hayatında genel olarak izlenimci anlayışı benimseyerek bu türde eserler verdi. İstanbul ve İstanbul değerleri konulu çalışmalarında Halil Paşa, Hikmet Onat ve Nazmi Ziya Güran'dan etkilendiği görüldü. Fenerbahçe, Kurbağalıdere ve Göksu manzaralı resimleriyle daha çok açık hava ressamı olarak anıldı. Bu resimlerinde ışık unsurunu rengi belirleyen unsur olarak görmeyerek doğada yarattığı yansıma ile sundu. (Vikipedi).

-- Türk resmi Sanat tarihi El yazmaları Koleksiyon Tarihi belgeler Osmanlıca belgeler

Price: 50,000 TL

Buy Now
Product No: 15697 » Sanat (El Yazmaları)

ŞÜKRİYE DİKMEN (Türkiyeli kadın ressam) (1918-2000) - Ressamdan kardeşi olan diğer kadın ressam Tiraje Dikmen'e yazılmış el yazısı, ıslak imzalı mektup

ŞÜKRİYE DİKMEN, (Türkiyeli kadın ressam), (1918-2000)., "Molvan Müesseseleri Otel Termal, Yalova" antetli, [c. 1940].

Türkiyeli kadın ressam Şükriye Dikmen'in kız kardeşi ve diğer bir kadın ressam Fatma Tiraje Dikmen (1925-2014)'e göndermiş olduğu, ve babaları Cafer Fahri Bey, Celal Sofu, Refet Paşa ve Fazıl Bey'den oluşan grubun Yalova'ya yolculuklarını ve Yalova izlenimlerini yazdığı el yazısı nadir mektup.

"Extra Strong" filigranlı ve "Molvan Müesseseleri Otel Termal, Yalova" antetli kağıt üzerine 2 sayfa yazılmış uzun bir yazı. 32x24 cm. Modern Türkçe (Latin harfli). Şükriye Dikmen, babası Cafer Fahri Bey, Celal Sofu (Melek Celal Lampe'nin kocası), Refet Paşa, Fazıl Bey ile Yalova ve köylerine yaptığı geziden ve özellikle Refet Paşa'nın özellikle konuşurken ("şeytan gibi!") ne kadar zeki bir adam olduğundan bahseder. İki kadın kardeş ve ressam arasındaki samimi bir iletişime işaret eden mektup, aynı zamanda dönemin sanat ortamı ve entelijansiya ilişkilerinin yanı sıra erken dönem Cumhuriyet'in Yalovası'na da ışık tutan bilgiler içermektedir.

Şükriye Dikmen, Türkiyeli ressam. Tek figürlü kadın ve genç kız portrecisi olarak tanınır. 1918 yılında İstanbul'da doğmuştur. Babası, Cumhuriyet dönemi bilimadamlarından Batumlu Cafer Fahri Bey'dir. Ressam Tiraje Dikmen'in ablası, Meclis-i Mebûsan ve TBMM milletvekili Ali Dikmen'in de yeğenidir. Üniversite öncesi öğrenimini Arnavutköy Amerikan Koleji'nde yaparak 1942 yılında bitirdi. 6 yıl sonra, 1948 yılında Resim bölümünde okuduğu İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdi ve Paris'e gitti. 1953 yılında, Paris'teki Ecole du Louvre'un sanat tarihi bölümünden mezun olana dek üç yıl Fernand Léger'le ve 2 yıl Sergier ve Roger Chastel ile birlikte çalıştı. 1953 yılında ilk kişisel sergisini, sonraki yıl ise Türkiye'deki ilk kişisel sergisini açtı. 1957'de Edinburgh festivaline, 1962'de ise Paris, Brüksel ve Viyana'da sergilenen "Çağdaş Türk Sanatı" sergilerine katıldı. 1968'de Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde eski ve yeni resimlerini bir araya toplayan retrospektif bir sergi düzenledi. Sanatçı, 16 Eylül 2000 tarihinde öldü.

-- Kadın Sanat tarihi Ressam Kadın ressamlar Entelijansiya Yalova

Price: 20,000 TL

Buy Now
Product No: 15660 » Sanat (El Yazmaları)

REFİK [FAZIL] EPİKMAN (1902-1974) - Islak imzalı, Kırklareli’nde resim öğretmeni iken 1934 yılında ressam Mahmud Cüda’ya gönderilmiş, tamamı Osmalıca el yazması mektup (Ressamdan ressama el yazmaları)

…” Hepsinden bol bol şarap (Kırklareli’de şarap ucuzdur ve şarabı da meşhurdur), Eğer (Çoban Mahmud) gibi olmazsan ben de bir şey bilmiyorum diye gezeceğim…”

Filigransız bifolium kağıda koyu renk dolma kalem mürekkebiyle yazılmış, 4 sayfalık dolu dolu mektup (tek sayfası hamiş eklenmiş, silik kurşun kalem kullanılmış), okunaklı, tamamı Osmanlıca, toplamda yaklaşık 50 satır. Kağıdın kenarında hafif yırtılma mevcut, metni etkilememiş; dolayısıyla bir zarfa sığdırmak için ressamın kendisi tarafından traşlanmış olmalı. Dörde kat izi mevcut, haricen temiz, açık hali: 26 x 33 cm.

Mektupta Epikman, arkadaşı Cüda’nın eski bir mektubuna referans vererek kendisinin çok titiz ve hatta sinirli olduğunu, bunu önlemek için kendisinin bir diyet hazırladığını söyleyerek diyeti yazıyor. Ardından Nazıma Hanım diye birinin ziyaretinden, beraber bekledikleri paranın bir kısmını halen alamadığını (kaporodan sonra) ve bunun için mahkemeye gitmek istemediğini belirtiyor. Oğlunun kilo alamadığından ve ailecek onunla birlikte doktora gideceklerinden, eşiyle ayrılma noktasına vardıklarından vb bahsediyor.

“Mahmudcuğum,

Mektubunu aldığım günden beri sana (olmadı) hala mektup yazacağım. Artık ne kadar tenbelleştiğimi tasvir et. Evdekiler başımın etini yiyorlar (Mahmud Bey’e hala mektup yazmadın mı) diye. Mahmud; mektupta bir şeyler yazıyorsun. Canım sen de çok titiz oldun. Adeta sinirli olmuşsun diyeceğim. Sen şu iş ülke(?) vazifende ne kadar titiz olursan ol iş olacağına varır ve sen de beyhûde yere yorulmuş olursun. Teşnesizliğin neden ileri gidiyor. Sana bir ilâç tertîb ettim (rica ederim harfi harfine tatbîk edeceksin). Sabahlaarı suda bal ve kaymak, taze yumurta; öğle yemeğinde et, ama (?) cinsinden değil, ateşte pişsin, hepsinden bol bol şarap (Kırklareli’de şarap ucuzdur ve şarabı da meşhurdur). Akşamları da bir parça çorba ile sebze iyi gider. Anlaşıldı mı efendim!? Çok değil bir ay devam et. Eğer (Çoban Mahmud) gibi olmazsan ben de bir şey bilmiyorum diye gezeceğim. Ha bak az daha unutuyordum, geceleri yatarken de kaynatılmış ve bir parça şekerli süt içeceksin. Anlaşıldı mı efendim?! Meselenin eni boyu bu…” Ardından oğlunun kilosunun uzunca bir süredir 12,5 kiloda kaldığını, bunun kendisini kaygılandırdığını, bu sebeple doktora götürmek istdiğini bildiriyor. Ağabeyinin kendisinin adresini istediğini ve bu vesileyle mektup yazıp yazmadığını soruyor. Para alış verişi, Nazıma Hanım’ın ziyaretinden bahsediyor. Mektubu “14/15 Mart [1]934, Refik” şeklinde tarihlemiş ve imzalamış.

Hikmet Onat ve İbrahim Çallı atölyelerinde çalışmış, Fransa ve Münih'teki Hoffman atölyesine devlet tarafından gönderilmiş ünlü ressam Mahmut Cüda'ya (1904-1987), ressam Refik Fazıl Epikman'dan gönderilmiş bu mektup, iki ressamın çok iyi dost olduklarına ve aralarındaki mektuplaşmanın öncesi ve sonrasının da olduğuna dair bazı emareler taşımaktadır.

15 Nisan 1929 tarihinde kurulan ve Mahmut Cüda'yla beraber Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’nin kurucu üyeleri arasında yer alan Epikman 1931 yılında askerlik nedeniyle akademideki göreviden ayrılan sanatçı, askerde olduğu dönemde akademiye egemen olan, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti üyelerinin engellemeleri nedeniyle, 1933 yılında askerlik görevinden döndüğünde, yeniden akademiye kabul edilmedi. Bunun üzerine Ankara Atatürk Lisesi’nde resim öğretmeni olarak göreve başladı, 1939 yılında ise Ankara Gazi Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü Resim-iş bölümüne atölye hocası olarak atandı. 1966 yılına kadar bu görevde kalan Refik Epikman, emekli olduktan sonra Halkevlerinde Güzel Sanatlar kolu başkanlığına getirildi. Resim uygulamalarının dışında çeşitli yayın organlarında yazdığı yazılar ile sanat olgusu adına önemli etkinlikler gerçekleştirdi. Sanat üzerine yazı ve kitaplarıyla, Türkiye’de sanat yayımcılığının emekleme aşamasının yaşandığı bir dönemde, önemli hizmetlerde bulundu. 1944’te düzenlenen 6. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde üçüncülük ödülünü, 1974’te 35. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde ise şeref ödülüne layık görüldükten 1 gün sonra 17 Mayıs 1974 tarihinde ölmüştür.

-- Türk resmi Koleksiyon Ünlü imzalar Sanat tarihi Ressam

Price: 6,000 TL

Buy Now
Product No: 15637 » Sanat (El Yazmaları)

SABRİ BERKEL (Türk modernist ressam) (1907-1993) – Islak imzalı ve sergisinden original fotoğrafı ile beraber çerçevelenmiş daktilo mektubu, 1969’da Akademi Bölüm Başkanı olarak yazılmış, 10. Sao Paolo Bienali ile ilgili mektup

"TC Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Güzel Sanatlar Akademisi" antetli kağıda daktilo edilmiş, ressam tarafından ıslak imzalı mektup - belge, 15x22,5 cm mektup, ressamın orijinal s/b fotoğrafı ile beraber çerçeveli, İstanbul, 22 Nisan 1969.

Sanatçının "Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Y. Resim Bölüm Başkanı" olarak imzaladığı belge – mektup, Eylül 1969'da yapılacak 10. Sao Paolo Bienali'ne seçilmek üzere her sanatçının 6 eserini (heykel, yağlıboya ve gravür) ve biyografilerini göndermesini Akademi tarafından talep etmektedir.

Erken dönem yenilikçi ve modernist üslubuyla Sabri Berkel, Üsküp'te ilk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra, Belgrad Güzel Sanatlar Okulu'nun Hazırlık Bölümü'nden 1927-1928'de diploma aldı. Daha sonra Floransa Güzel Sanatlar Akademisi'nin Felice Carena atölyesinde, fresk ve gravür konusunda iki yıl eğitim aldı. 1935 yılında Türkiye'ye gelerek, Akademi salonlarında ilk kişisel sergisini açtı. Ankara'da iki yıl resim öğretmenliği yaptı. 1939'da ise Akademi resim bölümünde gravür atölyesi asistanlığı yaptı. 1949-1974 yıllarında Dekoratif Sanatlar Bölümü'nde galeri öğretmenliği, 1965-1969 yılları arasında Yüksek Resim Bölümü Başkanlığı yaptı. 1961 yılında ise 22. Devlet Resim ve Heykel Sergisi'nde "Kompozisyon No I" resmiyle birinci oldu. 1991 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı.

-- Türk resim sanatı Sanat tarihi Koleksiyon Ünlü imzalar

Price: 20,000 TL

Buy Now

SOLD

Product No: 15703 » Sanat (El Yazmaları)

ABİDİN DİNO (1913-1993) - Islak imzalı, kadın ressam Ayla Seli Hüngen’e Paris’ten gönderilmiş, 1968 tarihli el yazısı mektup (ressamdan ressama)

Filigransız pelür kağıt üzerine mavi mürekkep, 27 x 21 cm, 10 satır, 27 Ekim 1968 tarihli, Paris’ten gönderilmiş, zarfı ile beraber. Çok temiz.

"27 Ekim 68, Aylacığım,

Hıfzı senden haberler verdi, meğer bana mektup yazmışsın (ama eski adresime). Şimdiki adresim “13 Quai St. Michel, Paris, 5e.” Herhangi bir şekilde faydam dokunabilirse sevinirim. Kocana selâmlar, gözlerinden öperim. Abidin”.

Ressamın, gazeteci yazar Hıfzı Topuz’un haber verdiğini ilettiği kadın ressamımız Ayla Seli Hüngen, 70'li ve 80'li yılların sanat ortamında Paris ekolünden yetişen kadın sanatçılarımızdandır. 1935'de İskenderiye'de doğdu. Ankara Üniversitesi'ni bitirdi. Ramiz'den eskiz, Abidin Elderoğlu'ndan resim ve perspektif dersleri aldı (1947-53), (1971-72)'de Paris'te Armand Drouand ile çalıştı ve 12 adet kişisel sergi açtı. Türkiye ve dışında sayısız kurumsal ve kişisel koleksiyonda resimleri bulunur. Resimlerinin bir kısmı halen Paris'te Galerie Andre Weil ve Nürnberg REIMS Galerileri'nde bulunmaktadır.

Dino, Çok yönlü bir kültür adamı olan Abidin Dino, çağdaş Türk resminin öncülerindendir. Türk resim tarihinde D Grubu ve Yeniler Grubu adlarıyla anılan sanat topluluklarının öncülerinden oldu. Türkiye'nin yanı sıra Fransa, Cezayir, ABD gibi ülkelerde sergiler açmış; yurt dışında Fransa Plastik Sanatlar Birliği Onursal Başkanlığı, New York Dünya Sanat Sergisi Danışmanlığı gibi görevler üstlendi. Dino, Türkiye Komünist Partisi mensubu olması nedeniyle bir süre Türkiye'de sürgünde yaşadıktan sonra 1952'den itibaren yaşamını Paris'te sürdürdü. Şair Arif Dino'nun kardeşi, yazar Güzin Dino'nun eşidir. Beşiktaş kulübü tarafından efsane futbolcular arasında gösterilen ünlü kaleci Sabri Dino'nun da amcasıdır.

-- Türk resmi Ünlü imzalar Koleksiyon
 

previous
Go to Page: / 1
next