"Euphemia ART: Tablo, Özgün Baskı, Heykel ve Fotoğraf Müzayedesi 3" adlı yeni müzayedemize 16 Ekim 2022 Pazar günü saat 15:00'e kadar internet sitemiz üzerinden pey verebilirsiniz. 15:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır. Müzayede firmamız satıcılar ile aracılar arasında aracı olup alıcı tarafından kazanılan her ürünün komisyon oranı: %15'tir.
ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 7 İŞ GÜNÜDÜR.
Tüm ürünlerin kargoda taşıma esnasında oluşabilecek hasarın sorumluluğu tamamen alıcıya aittir. Müzayede firmamız bu konuda kesinlikle sorumluluk kabul etmeyecektir. Ödemeden hemen sonra ürünleri müzayede evimizden aldırabilirsiniz. Alıcı tarafından İstanbul dışından kazanılan ürünler, çerçevelerinden ayrılıp iki parça halinde gönderilecektir.
Müzayedemizdeki lotların her biri müzayede süresince müzayede evimizde görülüp incelenebilir.
İBRAHİM BALABAN (1921-2019) - 3 Temmuz 2001 "Desen - Gökçeada"
25x25 cm, çerçeveli. Kağıt üzerine mürekkep. - Balaban, Bursa Cezaevi’nde kendisinden 20 yaş büyük olan Nâzım Hikmet’la tanıştı. Onun desteği ve ilgisi sayesinde resim yeteneği ortaya çıktı ve gelişti. Nâzım Hikmet, Orhan Kemal’i hikâyeci, Balaban’ı ise ressam olarak yetiştirmek istiyordu. İbrahim Balaban cezaevinde resmin yanı sıra felsefe, sosyoloji, ekonomi-politik konularında pratik bilgiler edindi. Ressam, yedi yıl süren Nâzım Hikmet’li günlerini ileriki yıllarda yazdığı Şair Baba ve Damdakiler kitabında anlatmıştır. İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahneye konan “Aslolan Hayattır” adlı tiyatro oyununda ve “Mavi Gözlü Dev : Nâzım Hikmet” adlı sinema filminde (Yönetmen: Biket İlhan) bu kitaptan alıntılar vardır. Ayrıca kitabı yazar Haldun Çubukçu tarafından oyunlaştırılmış ve yönetmen Ayşe Emel Mesci tarafından sahneye konularak 2011 yılında Ankara Devlet Tiyatrosunda sahnelenmiştir.
Balaban, “Sanat yaşantının izdüşümüdür. Konu bir özdür, her öz kendi kabuğunu yapar. (Yani sanatsal biçimini oluşturur.) “ kuramını ortaya koymuş ve sanatını bu kuram üzerine oturmuştur. İlk sergisini 1953’te İstanbul’da, Fransız Kültür Merkezi’nde açtı. Sonraki yıllarda hem Türkiye’de, hem de yurtdışında pek çok sergi açtı. 1961’de Yeni Dal Grubu sergisindeki bir tablosundan dolayı yargılandı, ancak aklandı. Yine 1968’de Gazi Dergisi’nde basılan bir tablosundan dolayı yargılandı; ondan da aklandı. 1969’da Adana’da sergilediği resimleri saldırıya uğradı.
Resim eleştirmenleri kendisini “Anadolu insanının yaşamından ve halk efsanelerinden yola çıkarak toplumsal gerçekçi yapıtlar üreten ressam” olarak tanımlarlar. Balaban, sanat hayatını Dağınık, Nakışsı, Ağır Aksak, Oyuncaksı, Tutsak, Özgürlük gibi dönemlere ayırır. Önceleri köy yaşamının yoksulluğunu, köylü üretim araçlarını resmeden sanatçı, giderek destanlara, halk inançlarına, kahramanlarına, söylencelere, mitolojiye uzanır. Giderek kente göçü, kentteki yaşam ve demokrasi mücadelesini ele alır. Son dönemde Anadolu Erenleri ve Bereket Anaları’nı resimler.
Bugüne kadar ikibinden fazla tablo ve bunun birkaç katı desen üretti; kendisi aynı zamanda yazar olup, yayınlanmış 11 adet kitabı bulunmaktadır.