• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

EUPHEMIA ART: Resim, Özgün Baskı ve Fotoğraf

Müzayedemize 8 EKİM PAZAR GÜNÜ, SAAT 16:00'ya kadar internet sitemiz üzerinden pey verebilirsiniz. Aynı gün, SAAT 16:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır. Müzayede firmamız satıcılar ile aracılar arasında aracı olup alıcı tarafından kazanılan her ürünün komisyon oranı: %15 tir.

ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 7 İŞ GÜNÜDÜR.

Tüm ürünlerin kargoda taşıma esnasında oluşabilecek hasarın sorumluluğu tamamen alıcıya aittir. Müzayede firmamız bu konuda kesinlikle sorumluluk kabul etmeyecektir. Ödemeden hemen sonra ürünleri müzayede evimizden aldırabilirsiniz. Alıcı tarafından İstanbul dışından kazanılan ürünler, çerçevelerinden ayrılıp iki parça  halinde gönderilecektir. 

Müzayedemizdeki lotların her biri müzayede süresince müzayede evimizde görülüp incelenebilir.

!!! ÖNEMLİ !!! Komisyon oranı %15 olup tutarın tamamına %18 KDV oranı eklenecektir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 7 İŞ GÜNÜDÜR.

Komisyon ya da vergi tutarları ile alakalı iadeler kesinlikle kabul edilmeyecektir, kuralların tamamı okunmuş kabul edilir

Lot: 1 » Resim

ÇOK NADİR - OSMANLI DÖNEMİ HEYKEL BÖLÜMÜNDEN MEZUN OLAN İLK KADIN RESSAM VE HEYKELTRAŞIMIZIN BABASINA İMZALI OTOPORTRESİ SABİHA ZİYA BENGÜTAŞ (1904-1992) - Otoportre

Duralite marufle edilmiş kağıda karakalem ve kuruboya
Şık çerçevesinde, 78 x 64 cm
"Babama yadigârımdır, Çarşamba, 14-9-1922, Büyükada" ithafı ile babası Kaymakam Ziya Bey'e imzalıdır
Sol alt köşede Osmanlıca imzalı, yüzeyde hafif hasar mevcuttur

Sanayi-i Nefise Mektebi'nin heykel bölümünden mezun olan ilk kadın sanatçı unvanlı Sabiha Ziya Hanım (soonradan Bengütaş), Şeyhülislam Ebülhayır Ahmet Efendi sülalesinden Kaymakam Ziya Bey ile Asime Hanım’ın üç çocuğundan ikincisi olarak dünyaya gelmiştir. İlköğrenimine Eyüp Sultan Reşadiye Numune Mektebi'nde başlamıştır. Babası Ziya Bey’in Şam’da görevlendirilmesi üzerine dört sene sonra ailesiyle birlikte Şam’a giden sanatçı, burada bir yıl Fransız Katolik Mektebi’nde okumuştur.

Ailesinin İstanbul’a dönmesinin ardından Büyükada’da yaşamaya başlayan Bengütaş, ilköğrenimini Köprülü Fuat Paşa Okulu’nda tamamlamıştır. Sanatçı, ailesinin lise eğitimini tamamlaması yönündeki ısrarlarına rağmen sanata olan eğilimi sebebiyle lise eğitimini bitirmeden 1919 yılında İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ne girmiştir. Resim Bölümü’nde Feyhaman Duran’ın öğrencisi olarak başladığı eğitimini, ikinci sene girdiği bir modelaj dersinde kopya ettiği antik büstün heykeltıraş İhsan Özsoy tarafından takdir edilmesi üzerine Heykel Bölümü’nde sürdürmeye karar vermiştir.

Bengütaş yaşadığı bir hastalıktan dolayı heykel eğitimine iki yıl ara vermek durumunda kalsa da hastalığı süresince heykel sanatından kopmayarak 1922 yılında açılan Galatasaray Sergisi’nde bir büst sergilemiştir. Hastalığının ardından okuluna dönen Bengütaş, İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kapatılarak Sanayi-i Nefise Mektebi’yle birleştirilmesiyle birlikte eğitimini Sanayi-i Nefise Mektebi’nde İhsan Özsoy’un üç erkek öğrencisi içerisinde tek kız öğrencisi olarak sürdürmüştür.

Bengütaş, 1925 yılında katıldığı üç yarışmanın yanı sıra Sanayi-i Nefise Mektebi heykeltıraşlık öğrencileri arasında Avrupa’ya gönderilecek öğrencinin belirlenmesi için yapılan sınavda da birinci olmuştur fakat kadın olması nedeniyle onun yerine ikinci olan Ratip Aşir Acudoğu[d] gönderilmiştir.[9] Bengütaş, 1926 yılında da Taksim Abide Komisyonu tarafından Taksim Meydanı’na Gazi Mustafa Kemal Paşa namına dikilecek heykelin heykeltıraşı Canonica’nın yanına gönderilecek sanatçının belirlenmesi için yapılan sınavda birinci olmuştur. Osman Nuri Ergin arşivinde yer alan 21 Mart 1927 tarihli, Canonica’ya ithafen Fransızca olarak yazılan mektupta Sabiha Bengütaş’ın birinci, Hadi Bara’nın da ikinci olduğu fakat Bengütaş’ın 22 yaşında genç bir kız olması nedeniyle evlenme ihtimalinin olabileceği belirtilmiştir. Başarabileceğinden kuşku duyulan Bengütaş, yine kadın olduğu için yurt dışına gönderilmek istenmemiştir fakat Atatürk’ün kadın hakları konusundaki fikrini en çok benimseyenlerin başında gelen dönemin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati araya girerek sanatçının İtalya’ya, Pietro Canonica’nın yanına gönderilmesinin vekâletçe uygun olduğunu belirten evrağı imzalamıştır.

Sabiha Bengütaş, İtalya’ya gitmesinin ardından Canonica ile çok uzun süre çalışmamıştır.Canonica’nın Cumhuriyet Abidesi planlarını hazırlamış olmasından ve döküm kısmının teferruatının Bengütaş’ı ilgilendirmemesinden dolayı sanatçı, Roma Güzel Sanatlar Akademisi’ne yazılarak Ermenegildo Luppi’nin atölyesine devam etmiştir.

İtalya’daki çalışmasının ardından yurda dönen sanatçı, 1930 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’nde düzenlenen Avrupa konkuruna katılmıştır fakat birinci olamamıştır. Çok yönlü bir sanatçı olan Bengütaş, meslektaşı Rezan Ramiz Hanım ile birlikte 1931 yılında düzenlenen güzellik yarışmasında jüri üyeliği de yapmıştır.

Yurda dönüşünün ardından yurt içinde çeşitli sergilere katılmaya devam eden Bengütaş, 1933 yılında Şair Abdülhak Hamit Tarhan’ın torunu Şakir Emin Bengütaş ile hayatını birleştirmiştir. Eşinin diplomat olması sebebiyle çeşitli dönemlerde yurt dışında ikâmet eden sanatçı, birçok müze ve galeri gezerek farklı ülkelerin sanat eserlerini ve sanat anlayışlarını yakından deneyimleme fırsatı elde etmiştir.[16] Eşinin görevi sebebiyle İtalya’da uzun yıllar yaşayan Bengütaş, meslek çalışmalarına burada da devam etmiştir. Eşinin Moskova’da görevlendirilmesi üzerine Moskova’da da bulunan sanatçı, 1938 yılında burada bir sergiye katılmıştır.

Detaylar
Lot: 2 » Resim

SELİM TURAN (1915-1994) - Soyut Peyzaj (Aynı Seri İki Adet)

İki adet soyut peyzaj, kağıt üzerine karışık teknik
Sanatçının Paris döneminden
60 x 25 cm (x2), şık çerçevelerinde
İki resim de sağ alt köşede imzalı

1947 yılında Fransız Hükûmeti’nin bursu ile Paris’e gitti. Yerleşik olarak resmi ve özel atölyelerde resim çalışmalarını sürdürdü. Ranson ve Goetz akademilerinde 1953-1983 yılları arası ders veren sanatçı, bu arada mermer heykeller de üretti. İlk mobil heykellerini 1976 yılında gerçekleştirdi. Paris’e gitmeden önce izlenimci ve kübik peyzaj ile toplumsal içerikli çalışmalar yapan Selim Turan, sonraları Soyut’a yöneldi. Karışık teknikle gerçekleştirdiği mobil heykellerinden biri büyütülerek 1993 yılında Ankara’daki Kurtuluş Parkı’na yerleştirildi. Fransa’nın birçok kentinde fresk, seramik, mozaik ve heykelleri bulunan sanatçı Edremit’e bağlı Türkmen Tahtakuşlar Köyü’ndeki özel Etnoğrafya Galerisi’nin kurulmasına da katkıda bulundu. Fikret Mualla, Hakkı Anlı, Abidin Dino, Remzi Raşa, Avni Arbaş, Nejat Devrim, Mübin Orhon ve Albert Bitran ile beraber Paris Türk Ekolü pentür sanatçılarındandır. 1991 yılında Sorbonne Üniversitesi’nde Profesör olarak Doktora jurilerinde de yer alan sanatçı, 13 Ekim 1994 tarihinde Paris’te öldü. Cenazesi yurda getirildi ve Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan bir törenden sonra toprağa verildi.

Detaylar

SATILDI

Lot: 38 » Resim

SALİH ACAR (1927-2001) - 1965 Çiçek Kuşlar

Kağıt üzerine sulu boya
24x22 cm çerçeve ebadı, gri paspartusu ile döneminin güzel ve ince çerçevesinde

Türk ressam Salih Acar 1927 yılında Filibe’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Filibe’de tamamladıktan sonra Sofya Güzel Sanatlar Akademisi’nin fresk bölümünde okudu(1945-1950). 1950’de İstanbul’a gelerek Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne girdi. Ayrıca iki yıl süreyle Zühtü Müridoğlu’nun atölyesinde heykel çalışmalarına katıldı.

Akademi’yi bitirdikten sonra, herhangi bir görev almayarak sanat çalışmalarına yöneldi. Bu arada Türkiye Ressamlar Cemiyeti’ne girdi. Büyük pano çalışmalarına ve dekoratif nitelikli resimlere ağırlık verdi.

Ayrıca fresk tekniğinde duvar resimleri yaptı; gravür ve desenler çizdi, Efes ve Tarabya Oteli yarışmalarını kazanarak bu yapıların duvarlarına fresk ve sgraffito türünde uygulamalar yaptı. Büyük kentlerde, çeşitli duvar resimleri çalışmalarında bulundu. Resmin yanı sıra, heykel sanatçısı olarak da bazı denemelere girişti. İlk kişisel sergisini 1955’te açtı.

1966 yılına kadar genellikle yöresel köylü figürlerinin üsluplaştırılmasına dayalı bir sanat anlayışı doğrultusunda yapıtlar veren Salih Acar, yüzeye bağlı, süsleyici ve çizgisel bir anlatıma öncelik tanıyan bu çalışmalarında, kırsal kesime özgü yaşamı, gerçekçi ve illüstratif bir bakış açısıyla yansıttı.

1966 yılından sonra doğayı inceleme ve çevresini araştırma çalışmalarına başladı ve o tarihten sonra resimlerine kuşları, denizleri, ormanları, balıkları ve doğada yaşayan bütün canlıları konu aldı. Yaban ördeği, turna, leylek, kartal, karga, balıkçıl, gibi kuş türlerini yakından inceledi ve sanatının ayrı dönemlerini oluşturan özel konular halinde ayrı diziler olarak işledi.

Detaylar
Lot: 44 » Resim

ALFONS MUCHA - 1980 Litograf Sergi Afişi "Soubor Uzite Grafiky Ze Sbirek Okbesniho Muzea V Chrudimi, Stredoske Muzeum Roztoky U Prahy, Listopad 1979 - Brezen 1980"

Original ofset litograf,
99 x 35 cm, çerçeveli,
"Soubor Uzite Grafiky Ze Sbirek Okbesniho Muzea V Chrudimi, Stredoske Muzeum Roztoky U Prahy, Listopad 1979 - Brezen 1980" adlı sergiden

Çek ressam ve grafik sanatçısı Mucha, resimler, posterler, reklam afişleri ve kitap çizimlerinden oluşan zengin bir ürün yelpazesi sunarken aynı zamanda mücevher, halı, duvar kâğıdı ve tiyatro setleri de hazırladı. Çalışmaları daha sonra Art Nouveau stili olarak anılacak olan ekole dâhildir. Mucha'nın çalışmaları genellikle Neoklasik bir tarzda giyinmiş güzel kadınları resmeder. Arka planda genellikle girift çiçek desenleri betimlenir ve bazen bu çiçekler kadınların başlarında bir hale şekline dönüşür. Sanatındaki art nouveau tarzı çoğunlukla taklit edilmiştir. Ancak Mucha daima sanatının herhangi bir moda akımından ziyade içten gelen bir stilistik form olduğunu belirtti. Sanatın sadece ruhanî mesajı iletmek için varolduğunu iddia etti. Ticari işlerinden elde ettiği ün ve başarı onu asıl yapmak istediği sanatından uzaklaştırdı. Mucha 1906 - 1910 yılları arasında ABD'yi ziyaret etti, daha sonra ülkesine geri dönüp Prag'a yerleşti. Burada Güzel Sanatlar Tiyatrosu gibi şehrin en önemli anıtsal yapılarını dekore etti. Çekoslovakya, II. Dünya Savaşı sonrası bağımsızlığını kazandığında, Mucha yeni ulusu için yeni posta pulları, banknotlar ve diğer hükûmet dokümanlarını tasarladı. Çok uzun zaman boyunca kendi şaheseri olarak tanımladığı Slav Destanı (Slovanská epopej) üzerinde çalıştı. Bu eser Slav halklarının tarihini anlatan bir dizi çok geniş resimden oluşur. Sanatçı bu eseri 1928 yılında Prag şehrine hediye etti. Slav halklarını yüceleştiren böyle bir eseri tamamlamak gençliğinden beri onun rüyasıydı. II. Dünya Savaşı başladığında tutuklandı ve Alman işgalciler tarafından sorgulandı. Bu olayın etkisinden ve anavatanının işgal altına girmesinin yarattığı üzüntüden asla kurtulamadı. Sanatçı, 14 Temmuz 1939'da Prag'da bir akciğer enfeksiyonu sebebiyle öldü ve Vyšehrad Mezarlığı'na defnedildi.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 2
sonraki