Özgün karton kapağında çok temiz durumda, sayfa formaları açılmamıştır, 20x14 cm, 40 sayfa. İstanbul Nişantaşı'nda doğdu. Asıl adı Ahmet Nazım'dır. Çok küçük yaşta annesini kaybetti. Beyoğlu'nda mahalle mektebinde eğitimine başladı. Üvey annesini de kaybedince çok sıkıntılı bir hayatın içinde kaldı. İlköğrenimine Tophane'deki Sıbyan Mektedi'nde başlayan Nabizade, Fevziye Rüştiyesi ve Beşiktaş Askerî Rüştiyesinde okudu (1876). İlk edebiyat zevkini bu okulda Farsça hocası olan Muallim Cudî'den almıştır. İki yıl sonra Mühendishane-i Berrî-i Hümayun İdadisi'ne girdi. Buradan topçu teğmeni olarak mezun oldu. 1886'da Mekteb-i Hayriye-i Şahane'yi yüzbaşı rütbesiyle tamamladı Harp Akademisi'nde matematik, istihkâm ve topografya dersleri verdi. 1889'da kolağası rütbesini aldı. Ekim 1889-Mart 1890 tarihleri arasında arazi haritalarını çizmek için Kaş'a görevlendirildi. Ardından Suriye'ye gönderildi. 1890 yılında Ravi takma adını kullanarak Ahmet Mithat ile Tercüman-ı Hakikat'te romancılık üzerine bir tartışmaya girişti. 1891'de Manastır'da Üçüncü Ordu'ya bağlı Redif Fırkası'nda görev yaptı. İstanbul'a dönüşünde dördüncü dereceden Mecidî nişanı ile ödüllendirildi. Yine bu yılda Ayşe Naciye Hanım'la evlendi. Ancak kısa bir süre sonra yakalandığı kemik veremi hastalığından kurtulamayarak 5 Ağustos 1893'te öldü.
Nabizade'nin realist/natüralist çizgideki en önemli iki hikâyesi Karabibik ve Seyyie-i Tesamüh'tür. Bilindiği gibi Karabibik'in önsözünde eserin bu yolda yazıldığı bizzat yazarı tarafından söylenmiştir. Bu önsözde kendi duygu ve düşüncelerini katmamanın romancının asıl vazifesi olduğunu söyleyen Nabizade, her iki eserde de bu fikri başarıyla uygulamıştır. Kaş'ta görev yaptığı sıradaki gözlemleri sonucu kaleme aldığını düşündüğümüz Karabibik'te köy hayatı, insanları gibi oldukça sade bir kurguyla anlatılır. Eser, Ahmet Mithat Efendi'yle yaptığı bir tartışmada, yazarın romanın geçtiği yerleri gezip görmesi gerektiği düşüncesinin bir örneğidir. Hikâyenin kahramanı olan Karabibik, oldukça zorlu hayat şartları içinde yaşamasına rağmen, eserin sonunda gerçekleştirmeyi amaçladığı iki şeyi [Bir çift öküz almak ve çirkin kızı Huri'yi evlendirmek] başarmış mutlu bir adamdır.