Muallim-i Şehir, Tabip Miralay Hüseyin Remzi Bey Merhumun Metrukât-ı Kalemiyyesinden: Beşinci Kitap Hıfz-ı Sıhha-i Müteehhilin, NUREDDİN REMZİ, Üçüncü Tab’, Mahmutbey Matbaası, 1321 (1905)
Muallim –i Şehir, Tabip Miralay Hüseyin Remzi Bey Merhumun Metrukât-ı Kalemiyyesinden: İkinci Kitap Sağdıç – Rehber-i İzdivâç, NUREDDİN REMZİ, Üçüncü Tab’, 1317 (1901)
15x12 cm,[Ciltli] , Osmanlıca, 240 sayfa+120 sayfa, s/b fotoğraf ve resimler, ikinci kitabın ilk ve son sayfasında okuyucu ismi ve Osmanlıca not bulunmaktadır. Hüseyin Remzi Bey: 26 Mart 1839’da (H.10.01.1255) İstanbul, Kasımpaşa’da doğmuştur.1 Dedesi, Kastamonu’nun Cide kazasından İstanbul’a gelip yerleşmiş Yurdumoğlu Emir Ali, babası ise tersanede marangozluk yapan Emir Mustafa’dır. Hüseyin Remzi Bey, 1845’de mahalle mektebine, 1851’de Kasımpaşa Rüşdiyesi’ne başlamış, nihayet 1854’te Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne’nin idadi kısmına girmiş ve kısa süre sonra 1857’de açılan mümtaz sınıfa kabul edilmiştir ki bu sınıf tıp dilinin Türkçeleşmesinde sonraki yıllarda önemli çalışmalar yürütecek olan Cemiyet-i Tıbbiye-i Osmaniye’nin (resmen kuruluşu 1867) çekirdeğidir.2 Daha sonra, Mekteb-i Tıbbiye’den 1866’da kolağalık rütbesiyle mezun olarak Üçüncü Ordu’da hekimlik görevine başlamış ve iki yıl Manastır’da ardından İstanbul’da çalışmıştır. İstanbul’dayken Afif Bey adında nüfuzlu birinin tedavisi için onunla beraber Viyana yakınlarındaki Darmstad’a gitmiş, dönüşünden sonra Bahriye Teşkilatı’nda çalışmıştır.3 Çeşitli vazifelerden sonra 1873’de Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne müfredât-ı tıb ve sonra müsabaka ile mevâlid-i selâse1a muallim muavinliğine, ayrıca Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye menâfic -ül a’za (fizyoloji) muallimliğine atanmıştır. Bin sekiz yüz yetmiş dörtte Dr. Macarlı Abdullah Bey’in (1799-1874) ölümünden sonra ilm-i hayvânât (zooloji) dersi hocalığına getirilmiş ve buna 1876’da Mekteb-i Fünûn-ı Harbiye-i Şâhâne’de açılan hıfz-üs-sıhha dersi hocalığı da eklenmiştir. Ayrıca, Darüşşafaka’da ücret almadan ilm-i hayvânât dersi okutmuş, gönüllü olarak kurumun hekimliğini yapmış ve Târih-i Tabic î Müzesi’ni kurmuştur.4 Doksan Üç Harbi (1876-77) dolayısıyla gönüllü olarak Niş Fırkası’na katılmış, altı ay sonra İstanbul’a döndüğünde kaymakamlığa yükseltilmiş ve Muhacir Hastanesi Başhekimliği’ni fahri olarak yürütmüştür. Bin sekiz yüz yetmiş sekizde Mekteb-i Mülkiye-i Şâhâne’de “ilm-i hayvânât ve çiftliklerde tatbiki” dersini, Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye ve Baytar Mektebi’nde ilm-i hayvânât ve mevâlid-i selâse derslerini vermeye başlamıştır. İlaveten, ahlak dersi hocalığı da yapmıştır.4 Padişah iradesiyle 1886’da Zoeros Paşa (1842-1917) ve Hüseyin Hüsnü Efendi (ö.1904) ile birlikte, o yıllarda henüz keşfedilmiş olan kuduz aşısı ve mikrobiyolojideki yeni gelişmeler hakkında tetkikatta bulunmak üzere Paris’e, Pasteur Enstitüsü’ne gönderilmiştir. Burada araştırmalarda bulunduğu sırada 10 Aralık 1886’da “La Société Asiatique”2b (Asya Cemiyeti) adlı kültür cemiyeti üyeliğine kabul edilmiştir. Ayrıca “Jardin des Plantes” (Botanik Bahçesi) laboratuarlarına devam ederek bilgisini artırmaya çalışmıştır. Paris’teki altı aylık araştırma döneminden sonra yurda dönmüş ve gözlem sonuçlarını kaleme aldığı mikrobiyoloji yapıtlarıyla Osmanlı bilim çevrelerine duyurmuştur. Eylül 1887’de miralaylığa (albay) terfi eden Dr. Hüseyin Remzi Bey’i 1887’de; Dâhiliye Nâzırı Münir Paşa başkanlığında “pazartesi günleri inc ikad edib Memâlik-i Mahrûsa-i Şâhâne’nin sıhhat-i c umûmiyesine dâ’ir tedâbîr ve tahkîkat-ı mühimme ile iştigâl” etmek üzere toplanan “Dâhiliye Nezâret-i Celîlesi’nin taht-ı nezâretinde bulunan Meclis-i Tıbbiye-i Mülkiye ve Sıhhiye-i c Umûmiye Hey’eti” içerisinde dâimî aza olarak ve Miralay Ferdinand Paşa başkanlığında “çarşamba ve cumartesi günleri inc ikad edib dec âvî-i tıbbiye ve ispençiyâriye ve tıbb-ı kanûnî mesâ’iliyle beledî etibbâsı ve sâ’iresi intihâbı” gibi işlere bakan “Cemc iyet-i Tıbbiye-i Mülkiye Hey’eti’nde” görmekteyiz.6 Ayrıca, 1887’de Mülkiye Baytar Mektebi’nin kurulması için oluşturulan komisyonda görev alarak, 1889’da bu mektep açıldığında burada da zooloji dersi vermeye başlamıştır. Hüseyin Remzi Bey, tıp eğitiminin Türkçe yapılmasını savunarak başta Fransızca olmak üzere Batı dillerinden güncel bilimsel eserleri Türkçeye tercüme eden Cemiyet-i Tıbbiye-i Osmaniye’nin kurucu üyelerindendir. Ayrıca, uzun yıllar çiçek aşısı üzerinde çalışmış ve aşı müfettişliği görevinde bulunmuştur. Aşı konusundaki tecrübelerine istinaden 1890’da kolera etkenini incelemek üzere Haleb’e gönderilmiştir. Paris’ten dönüşünde, başka memleketlerde olduğu gibi bir telkihhâne (aşı evi) açılarak çiçek aşısı üretiminin yapılması ve gerekli yerlere dağıtılması için bir layiha hazırlamış ve böylece 1892’de resmen açılan Telkihhâne-i Şâhâne’nin başına getirilerek 18 Aralık 1896’da (H.18.12.1314) ölümüne kadar çalışmalarını sürdürmüştür.