• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

Sahafiye Kitap Müzayedesi: Osmanlıca kitaplar, İlk baskılar, İmzalı kitaplar

182 adet değerli sahafiye ve nadir kitabın bir arada olduğu müzayedemizdeki ürünlere 11.02.2024 PAZAR günü saat 20:30'a kadar internet sitemiz üzerinden pey verebilirsiniz. Aynı tarihte 20:32 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır.

!!! ÖNEMLİ !!! Komisyon oranı %20'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 7 İŞ GÜNÜDÜR.

Komisyon ya da vergi tutarları ile alakalı iadeler kesinlikle kabul edilmeyecektir, kuralların tamamı okunmuş kabul edilir.

  • Kategori: Kitap
Lot: 78 » Kitap

ANADOLU'YA İLK GERÇEKÇİ BAKIŞ / BİZİM KÖY / İNGİLİZCE İLK BASKI: A village in Anatolia, MAHMUT MAKAL, Vallentine Mitchell, London, 1954.

Yayıncısının kırmızı özgün cildinde, cilt üzerinde hafif solmalar ve lekelenmeler mevcuttur, harici temiz durumda, 22x15 cm, İngilizce, xvi, [2], 190 sayfa, s/b fotoğraflı. Türkçe'den çeviren: Wyndham Deedes. Birinci Baskı. Mahmut Makal'ın 1950'de yayımlanan ve Köy Edebiyatı'nın sembol kitaplarından sayılan deneme türündeki “Bizim Köy” kitabının İngilizce çevirisidir. Kitaptaki yazıların pek çoğu ilk olarak, 1948-1949 yılları arasında "Bir Köy Öğretmeninin Notları" başlığı altında Varlık dergisinde yayımlanmıştır. Mahmut Makal, kitapta köylerde yaşanan işsizlik, susuzluk, toprak ağalığı, aydın-köylü gerilimi, sağlık sisteminin yetersizliği, cahillik, eşkıyalık, dini gelenek ve hurafeler gibi sorunları işlemektedir. O güne kadar pastoral ve şiirsel bir şekilde dile getirilen köylerin sert, sorunlu ve çatışmalı dünyasını gözler önüne sererek zihinlerdeki köy imgesini radikal olarak etkilemiştir. Bu eser ile dönemin yazarları arasında gerçekçi bir köy edebiyatı anlayışı başlar. Kitap orijinal haliyle ve kimi zaman eklemelerle çeşitli dillerde basılmıştır. Makal bu eseriyle 1966 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kuru­luşu UNESCO'nun "Tüm Kitaplarıyla Dünya Kültürüne Hizmet Ödülü"nü almıştır.

Detaylar
Lot: 89 » Kitap

SÂMÂNÎLER'DEN BU YANA İSLÂM'IN RESMÎ AKÎDESİ: Kitabü's-sevâdü'l az'am, HÂKÎM ES-SEMERKANDÎ, (ö. 342/953), Şirket-i Sahafiye-yi Osmanî, Dersaadet, AH 1308 [1892].

Özgün bez sırtlı ve ebrûlu karton cildinde, çok temiz durumda, 24x14 cm, 39 sayfa, Arapça. Kitabın mukaddimesinde ümmetin yetmiş üç fırkaya ayrılacağı hadisi (İbn Mâce, “Fiten”, 17; Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 1) aktarılmakta, Ehl-i sünnet olarak isimlendirilen ve müslümanların çoğunluğunu temsil eden (es-sevâdü’l-a‘zam) bu gruba dahil olabilmenin altmış bir şartı sıralanmaktadır. Sistematik bir yapı arzetmemekle beraber eserin muhtevasını oluşturan altmış bir mesele ilâhiyyât, nübüvvât, sem‘iyyât ve hilâfet bahisleri yanında bazı fıkhî konuları da içermektedir. Bu konuların bazıları şöylece sıralanabilir: İmanda istisna, icmâa muhalefet etmeme, günahkâr müminin arkasında namaz kılınıp kılınmayacağı, tekfir bahsi, hayır ve şerrin Allah’tan olduğu, müslümanın müslümana haksız olarak silâh çekemeyeceği, mestler üzerine meshetme, her emîrin arkasında cuma ve bayram namazlarının kılınacağı, kulların fiillerinin yaratılmış olduğu, kabir azabı, Münker ve Nekir’in sorgulaması, şefaat, mi‘rac, amel defteri, sırat, cennet ve cehennemin ebediyeti ve hesap gibi sem‘iyyât konuları, aşere-i mübeşşere, Hulefâ-yi Râşidîn, ashabın kötülenmemesi, Allah’ın gazabı ve rızâsı, rü’yetullah, peygamberlerin ve evliyanın mertebeleri, keramet, Allah’ın ezelde halk, ilim ve kudret sıfatlarının bulunduğu, kazâ ve kader, Kur’an’ın Allah’ın kelâmı olduğu, imanın hakikati, taat ve isyan konuları, imanın Allah’ın birliğini kalp ile tasdik, dil ile ikrar etmekten ibaret bulunduğu, teşbih ve tecsîm, iman-amel ilişkisi, kıyamette ölülerin yeniden diriltilmesi, vitir namazının üç rek‘at oluşu, imanın artması ve eksilmesi. Eser İblîs’in durumu, Allah’ı sevme, O’ndan sakınma ve O’nun rahmetinden ümit kesmeme gibi konularla sona ermektedir.

Detaylar
Lot: 94 » Kitap

ADEM A.S.'DAN 19. YÜZYIL SONUNA DEK DÜNYA TARİHİ Nakdü't-tevârih, RİF’AT EFENDİ, Şeyh Yahya Efendi Matbaası, İstanbul, AH 1296 [1878].

Yeni yapılmış çok estetik deri cildinde, iç sayfaları kağıt bantı ile tamir görmüştür, künye sayfasında yırtık mevcut, haricen temiz durumda, 23x16 cm, Osmanlıca, 818 sayfa. Nakdü’t-tevârîh: Tedkikât-ı Umur-ı Maliyye Komisyonu azâsından Esbak İzmir ve Girit ve Selânik defterdârı Rif'at Efendi'nin hilkat-i Âdem aleyhisselâmdan bin iki yüz doksan beş sene-i hicriyyesi nihâyetine kadar tarz-ı nevîn üzere tertîb ettiği târîh-i umûmî. 815. sayfada şair Sa'dî Efendi'nin bir tarih düşürme şiiri vardır. Nakdü't-tevârih RİF’AD, Şeyh Yahya Efendi Matbaası, İstanbul, Hicri: 1296, Miladi: 1879 ÖZEGE; 15091, TBTK; 2306. Nakdü't-Tevârîh: Yaratılıştan 1296/1878 yılına kadar gelen bir genel tarihtir. Kâtip Çelebi'nin Takvîmü't-Tevârîh'i tarzında bir eserdir. Kronolojik olarak özet bilgiler veren bir el kitabı olup kaynak eser niteliği taşımamaktadır. İstanbul'da 1296/1879 senesinde 818 sayfa hâlinde basılmıştır. İstanbul'da doğdu. Daha çok Yağlıkçı-zâde adıyla tanınan Şa'bân Çelebi-zâde ailesinden Ispartalı Mehmed Emîn Efendi'nin oğludur. Yağlıkçı-zâde sanıyla tanındı. Küçük yaşta Maliye'ye girdi, burada yetişti ve sırasıyla 1284/1867 senesinde Bahriye Muhasebeciliği, 1285/1868 yılında İdâre-i Bahriye Reisliği, 1290/1873 senesinde Girit Defterdarlığı, 1294/1877 yılında İzmir Rüsumat Müdürlüğü sonra Islahat Komisyonu Üyeliği, Esham-ı Fevkalade Müdürlüğü, Selanik Defterdârlığı gibi memuriyetlerde bulunduktan sonra Muhasebât-ı Atika muhasebeciliğinden emekli oldu. 1312/1895 yılı başlarında İstanbul'da vefat etti. Kabri Fatih'te Emîr Buhârî Tekkesi'ndedir (Yesevi)

Detaylar
Lot: 109 » Kitap

BİR RESSAM TARAFINDAN HAZIRLANAN NADİR VE ERKEN BİR "RESSAMLARIMIZ" BİYOGRAFİSİ Güzel Sanatlar Birliği Resim Şubesi Neşriyatından: Ressamlarımız [Cilt 1], SAMİ YETİK, (1848-1945), Marifet Basımevi, İstanbul, 1940.

İlhami Demirci arşivinden, özgün karton kapağında, kapak sırtında ayrılma mevcut, harici temiz durumda, SAMİ YETİK, (1878-1945), Marifet Basımevi, İstanbul, 1940.
20 x 14 cm, 156 sayfa, s/b levhalar.

Osmanlı döneminin modernist izlenimci asker ressamlarından olan, Harbiye Mektebi'nde Hoca Ali Rıza (1858-1930)'dan resim dersleri alan Sami Yetik'in iki cilt olarak tasarlayıp sadece tek cilt yayınlayabildiği ve günümüzde halen konusunda en iyi ve geçerli bir kaç kaynak eserden biri olan, erken dönem Osmanlı / Türk ressamların biyografilerini içeren bu kitabın nadir ilk baskısı ve imzalı nüshası. Bu kadar yayınlanmıştır. Avrupa’da 19. yüzyıl ortalarında (1860-1870) beğeni bulan Empresyonizm akımının Türkiye temsilcisi her ne kadar Hüseyin Zekai Paşa ise de, Türkiye’de bu akım 1914 yılından sonra yayıldı. Paris’teki Akademi Julian ve Ecole Pijieve’ye devam ederken Juan Paul Lauren'in atölyesinde de çalışan Sami Yetik, klasik ekolun etkisinden kurtularak Empresyonizmin heyecanına girdi. Yurda döndükten sonra Kuleli Askeri İdadisi'ne resim öğretmeni olarak atandı. Askerî okullarda resim öğretmenliği sırasında öğrencileri ile çok iyi ilişkiler kurarak başarılı ressamların yetişmesine neden oldu. O sadece bir ressam değil aynı zamanda Osmanlı Ordusunun bir subayı olması nedeniyle, Balkan Savaşı'nda Edirne cephesinde görevlendirildi. Bu görevi sırasında İdadi yıllarından arkadaşı Mehmet Ali Laga'da onunla beraberdi.

Türk Resim Sanatında 1914 yılından itibaren büyük bir uyanış başladı. Bu sanat hareketinde 1914 kuşağı ya da Çallı Kuşağı olarak Sanat Tarihimize geçen sanatçı grubunun başını kendisi ve Ali Sami Boyar, Hikmet Onat, İbrahim Çallı, Ali Cemal, Namık İsmail, Nazmi Ziya Güran, Feyhaman Duran, Hüseyin Avni Lifij gibi arkadaşları çekti. Şişli'de kurdukları bir atölyede daha çok büyük boy savaş resimleri yaparak Viyana ve Berlin'de Osmanlı Muharebe Resimleri sergisi planlandı. Kısa sürede hazırlanan eserler Viyana'ya götürüldü. 1918 yılında Viyana Üniversitesi salonlarında sergi açıldı. Türk ve yabancı protokolün açılışa katıldığı sergi Türkiye sanat çevrelerinde duyuruldu. Dönemin gazete ve magazin dergilerinde yer aldı.

Detaylar
Lot: 114 » Kitap

BÜYÜK ŞÂİRİN ÜÇ ŞİİR KİTABI BİR ARADA: 835 satır - Sesini kaybeden şehir - Varan 3, NÂZIM HİKMET [RAN], (1901-1963), İzlem Yayınları, İstanbul, 1965.

Özgün karton kapağında, çok temiz durumda, 20x14 cm, 175, [10] sayfa. S/b tıpkı basım sayfalar. Güneşi İçenlerin Türküsü, Salkımsöğüt, Orkestra, Piyer Loti, Makinalaşmak, Açların Gözbebekleri, Gövdemdeki Kurt, Bahri Hazer, Yangın, Yanardağ, Sanat Telâkkisi, Korsan Türküsü, Rodos Heykeli, Jokond’un Hatıra Defterinden Parçalar, Berkley, Sesini Kaybeden Şehir, Kerem Gibi, Nikbinlik gibi şiirleri mevcuttur. Nazım Hikmet’in “Putları Yıkıyoruz” sloganıyla yola çıktığı 835 Satır adlı şiir kitabı edebiyat çevrelerinde geniş yankı uyandırmıştır. Şairin gür sesiyle deneysel tarza yazdığı şiirlerde teknolojinin ön plana çıkarıldığı, modern dünyanın önemli olduğu, bu anlamda Fütürizmle de birebir ilişkisi bulunan görmekteyiz. 835 Satır kitabında bulunan Makinalaşmak, Orkestra gibi şiirler uzun yıllar tartışılmıştır. 1930 Varan 3 ve “Sesini Kaybeden Şehir” adlı şiiri ve 1931’de ilk beş kitabında yer alan şiirleri nedeniyle açılan davalar aklanmaya sonuçlandı. Güneşi İçenlerin Türküsü, Salkımsöğüt, Orkestra, Piyer Loti, Makinalaşmak, Açların Gözbebekleri, Gövdemdeki Kurt, Bahri Hazer, Yangın, Yanardağ, Sanat Telâkkisi, Korsan Türküsü, Rodos Heykeli, Jokond’un Hatıra Defterinden Parçalar, Berkley, Sesini Kaybeden Şehir, Kerem Gibi, Nikbinlik gibi şiirleri mevcuttur. Bu bir türkü:-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü:-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı; kızıl bir meş’ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!

Detaylar
Lot: 115 » Kitap

İLK BASKI / TİYATRO: Kafatası, NÂZIM HİKMET [RAN], (1901-1963), Dost Yayınları, Ankara, 1966.

Özgün karton kapağında çok temiz durumda, 21x14 cm, 87 sayfa. İlk tiyatro eseri olarak Kafatası (1932)'nı yazmış ve eserde bir kaşif ilim adamının, çıkarcılar elinde kalışını anlatarak, toplumun kendisi için çalışan ilim adamlarına kayıtsızlığını işlemiştir. Bu oyun, 1934 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosunda (Darülbedayi'de) sahneye konulduğu sıra büyük bir ilgi uyandırmıştı. Kuruluşu, kişileri ve tekniği yönünden sağlam bir yapısı olan "Kafatası", insanoğlunun dramını ustaca, kendi sanat çizgisini aşan bir güçle vermektedir. Böyle olmasından ötürüdür ki zaman zaman yabancı ülkelerde sahneye konulmuş ve bir Türk yazarının eseri olarak, uzun süre afişlerde kalmıştır. Tiyatro eserlerinde; ezen ezilen ilişkisini, egemen sistem karşısında yok olan silinip giden insanların yaşam umutlarını, hayallerini çarpıcı göstergeler ve etkileyici örneklerle aktarması, onun sanatının güncel olmasını sağlayan başlıca nedenlerdendir. Toplumcu gerçekçi sanat anlayışının en yalın ve en başarılı örneklerini aktardığı eserlerinde dil ve biçim ilişkisini oldukça dengeli kurgulamıştır. Politik tiyatronun belgelerle anlatımı, sinema perdesi ve 113 projeksiyon kullanımı, döner sahnelerin varlığı gibi özellikleri kimi eserlerinde belirgin olarak değerlendirilmiştir. Oyunlarında işçi sınıfının bilinçlenmesine yönelik mesajların verilmesi, Marksist sanat anlayışının bir gereği olarak yer tutar. Nâzım Hikmet Tiyatrosu’nun başlıca özelliklerinden olan karakterlerin derin psikolojik alt yapısının ustaca kurgulanmış dille izleyiciye aktarılması, verilen mesajın daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır. Kafatası adlı eserinde oyunun başkahramanı olan Doktor Dalbanezo’nun yaşadığı değişim ve dönüşümün ustaca anlatımının izleyicide uyandırdığı çarpıcı etki politik tiyatronun başarılı temsillerindendir.

Detaylar
Lot: 125 » Kitap

İLK BASKI / ŞİİRLER: Otuz beş yaş, CAHİT SITKI TARANCI, (1910-1956), Varlık Yayınları, İstanbul, 1946.

Özgün karton kapağında, kapakta yıpranma mevcut, harici temiz durumda, 18x12 cm, 132, [10] sayfa. Kapak Yazısı: Emin Barın. 1946 yılında C.H.P.’nin açtığı şiir yarışmasına katılmak için hazırlandı. Şekil ve içeriği birleştirme endişesi içinde olan şairin yazacağı şiir, hem otuz beş dize olmalı hem de otuz beş yaşın psikolojik yetkinliğini yansıtmalıydı. "Otuz Beş Yaş" şiiriyle ödülü kazanan şairin böylece ikinci şiir kitabı Otuz Beş Yaş adıyla Varlık Yayınları tarafından 1946 yılında yayımlandı. Okuyucu tarafından ilgiyle karşılanan eser, 1948 yılında ikinci baskısını yaptı. Cahit Sıtkı’nın olgunluk dönemi ürünlerini içeren Otuz Beş Yaş’taki şiirlerin ana temasını, “çok sevdiği hayata, yaşamaya bağlılık ile hayatın en büyük realitesi ölüm karşısında duyduğu derin korku ve endişe” (Göçgün 1987:151) oluşturdu. Şairin ilk şiirlerindeki kültürel arka planını kaybetmiş ölüm korkusu, bu sefer yaşamayı bir din gibi benimseme ve sevme anlayışı gereği onu kaybetme endişesine dönüştü. Cahit Sıtkı, Türk şiir geleneği içinde, özellikle Otuz Beş Yaş’taki şiirleriyle, halk, divan ve Batı edebiyatlarından aldığı unsurlarla yeni bir terkibe ulaştı. Türk edebiyatında en çok Fuzuli, Baki, Şeyh Galip ve kendi devrinden Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Necip Fazıl ve Ahmet Kutsi Tecer’den, Batı edebiyatından Baudelaire, Lamartine, Corneille ve Racine’den, halk edebiyatından ise sözlü kültür geleneğinden özellikle de çocukluk döneminde dinlediği masallardan ve halk hikâyelerinden etkilenerek şiir mihverini oluşturdu. Sanatta doğallığı kendisine düstur edinen Cahit Sıtkı, yapay imgelere ve çarpıcı olmak için dili anlaşılmaz kılmaya asla itibar etmedi. Dildeki tasarrufu, imgelerindeki geleneksel boyut ve ferdî lirizmle toplumsal olana ulaşma gibi temel özellikler bakımından Cahit Sıtkı, Yunus Emre çizgisinin bir devamıydı.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 4
sonraki