• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

Sahafiye Kitap Müzayedesi: Osmanlıca kitaplar, İlk baskılar, İmzalı kitaplar

182 adet değerli sahafiye ve nadir kitabın bir arada olduğu müzayedemizdeki ürünlere 11.02.2024 PAZAR günü saat 20:30'a kadar internet sitemiz üzerinden pey verebilirsiniz. Aynı tarihte 20:32 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır.

!!! ÖNEMLİ !!! Komisyon oranı %20'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 7 İŞ GÜNÜDÜR.

Komisyon ya da vergi tutarları ile alakalı iadeler kesinlikle kabul edilmeyecektir, kuralların tamamı okunmuş kabul edilir.

  • Kategori: Kitap
Lot: 1 » Kitap

TARİHİMİZİN İLK TBMM ALBÜMÜ Türkiye Büyük Millet Meclisi: Bir tarihçe ile meclis-i âzâ-yı kerâmenin tasvîrlerini muhtevî albüm. TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ. Yeni Gün Matbaası / Himâye-i Etfâl Cemiyeti, Ankara, 1923.

Özgün altın yaldızlı karton kapağında, temiz durumda, oblong: 17 x 25 cm, Osmanlıca, [287] sayfa, numarasız çok sayıda s/b levha. "[İLK TBMM ALBÜMÜ] Türkiye Büyük Millet Meclisi: Bir tarihçe ile meclis-i âzâ-yı kerâmenin tasvîrlerini muhtevî albüm.", TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ, Yeni Gün Matbaası / Himâye-i Etfâl Cemiyeti, [H.: 1327], Ank., Milâdî: 1923. Yayınlanmış ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi albümü olan bu basılı nadir kitap, döneminin meclisinde kayıtlı 395 üyenin portre fotoğraflarını ve fotoların altında açıklamalı metinler olan çok nadir bir albümdür. Albümün ilk 20 sayfası TBMM'nin Osmanlı'dan Cumhuriyet' değin tarihçesini içerir. TBMM Kütüphanesi: 1262. OCLC'de yok. Özege 21665. Çok nadir. -- Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı siyasî kültürü Referans Meclis Siyasî tarih Biyografya.

Himaye-i Etfâl Cemiyeti nam ve hesabına Ankara'da Yenigün Matbaasınca tertîb ve tab' edilmiştir. Bu albüm vatan için bütün ümid ve halas kapılarının kapandığı fec'i bir devirde millet ve memleketi hedef-i necâta isâl etmeği deruhde eden Türkiye Büyük Millet Meclisi âzâ-yı kirâmının resimlerini ihtivâ ediyor. Albümün hakk-ı neşri, istiklâl şehitlerinin tevdî ve emânet eylediği eytâmı, faâl ve samimi kollarıyla derâguş eyleyen Anadolu Himâye-i Etfâl Cemiyet-i Muhteremesine terk edilmiştir.

Ayrıca içinde, Mondros Mütarekerenamesinden İzmir'in işgaline kadar; İzmir'in işgalinden İstanbul'un işgaline kadar; İstanbul'un işgalinden Türkiye Büyük Millet Meclisinin küşadı başlıklarıyla Milli Mücadele sürecine giden olaylar ele alınmıştır. Sivas Kongresi öncesinden itibaren Anadolu'da başlayan kongreleri ve 1920'de Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi vekillerine ait fotoğraflardan oluşan albümdür. Her sayfada üç milletvekili olacak şekilde oval form içinde yerleştirilmiş fotoğraf bulunur.

Detaylar
Lot: 2 » Kitap

KROKİLERLE KURTULUŞ SAVAŞI KRONOLOJİSİ Türk istiklâl harbinin ana hatları krokileri, Harp Okulu Matbaası, Ankara, 1945.

Özgün karton kapağında, kapak kenarları hafif yıpranmış, harici temiz durumda, 35x24 cm, 60 sayfa. Toplamda 29 adet kroki bulunur.
Kroki-1 Birinci İnönü savaşından evvelki durum Aralık 1920 durumu.
Kroki-2 Birinci İnönü savaşı Asi Edhem kuvvetlerinin tenkilini ve 6 Ocak günü vaziyeti.
Kroki-2A Birinci İnönü savaşı Edhem kuvvetlerinin tenkili esnasında Yunanlıların 6 Ocak 1921’de başlayan hareketleri ile ayın 7, 8, 9 günü hareketleri.
Kroki-2B Birinci İnönü savaşında 10 Ocak 1921 günü hareketleri.
Kroki-3 İkinci İnönü savaşından evvel 21 Mart akşamı iki taraf vaziyeti.
Kroki-4 İkinci İnönü Savaşı İki 23 Mart, 25 Mart günleri hareketleri.
Kroki-4A İkinci İnönü savaşı 27 Mart günü hareketleri.
Kroki-4B İkinci İnönü Savaşı 29 Mart günü hareketleri.
Kroki-5A İkinci İnönü savaşı 31 Mart ve 1 Nisan günleri hareketleri.
Kroki-5B İkinci İnönü savaşı (1-12 Nisan) 1 Nisan 1921’den itibaren takip hareketleri.
Kroki-6 1921 Temmuz savaşından evvelki durum.
Kroki-7 Kütahya-Eskişehir savaşları Yunanlıların hareket tarzını gösterir krokidir. (Yunan neşriyatına göre)
Kroki-7A Kütahya-Eskişehir savaşları 8-13 Temmuz hareketleri.
Kroki-7B Kütahya-Eskişehir savaşları 15 ve 15 Temmuz günü hareketleri.
Kroki-8 Kütahya, Nasuhçal ve Eskişehir savaşı 16 Temmuz günü hareketleri.
Kroki-8A Kütahya, Nasuhçal ve Eskişehir savaşları 11 Temmuz için gösterilen çekilme hattını ve 18-19 Temmuz günleri kıtaları.
Kroki-8B Kütahya, Nasuhçal ve Eskişehir savaşları 20 ve 21 Temmuz Eskişehir savaşı ve onu müteakip Sakarya çekilme hareketleri.
Kroki-9 Sakarya Savaşı Yunanlıların taarruzundan evvel iki taraf kuvveti
Kroki- 9A Sakarya Savaşı Yunanlıların 10 Ağustostan itibaren mevzilerimize yürüyüşleri 23 Ağustos – 15 Eylül yapılan taarruzlarına karşı müdafaa ettiğimiz müdafaa sathını ve bu savaşlar esnasında düşman gerilerine yapılan bazı baskın hareketlerimizi gösterir kroki
Kroki-10 Büyük Taarruzun başlamasından bir ay evvelki konuş vaziyetimizi ve gerideki tahkimatımızı gösterir.
Kroki-11 Büyük taarruz 26 Ağustos 1922 günü hareketlerini gösterir.
Kroki-12 Büyük Taarruz 26 Ağustos akşamı vaziyeti
Kroki-13A 21 Ağustos akşamı vaziyeti.
Kroki-14 Büyük Taarruz 28 Ağustos günü hareketlerini gösterir.
Kroki-14 A 28 Ağustos 338(1922) akşamı büyük taarruz.
Kroki-15 29 Ağustos 1922 Büyük taarruz.
Kroki-16 30 Ağustos 1922 sabahına kadar Atatürk’ün takip ettiği yol.
Kroki-16A 30 Ağustos 1922 Başkumandan savaşı akşam vaziyetini gösterir.
Kroki-16B (Büyük Taarruz) 31Ağustos’tan itibaren Yunanlıların takibi ve Anadolu’nun düşmandan temizlenmesi ve denize dökülmesi.

Detaylar
Lot: 3 » Kitap

OSMANLICA RUM GRAMERİ: Kendi kendine Rumca yahud mükemmel Rumca elifbâ, YANİ MARTOĞLU, Gayret Kütüphanesi Garbis Fikri, Keteon Matbaası, Dersaadet, AH 1333 [1917].

Sonradan yapılmış gayrıestetik karton kapağında, çok temiz durumda, 20x14 cm, Osmanlıca, Rumca, 32 sayfa. MİL - ÖZEGE; 10553.
Rumca lisânın elifbâsını, her nevi eşkâl-i hurufî, tekmil heceleri, el yazısını, kelimeler ve manalarını, icap eden telaffuz kaidelerini, tesârif-i ef'ali, tercüme numunelerini ve mukalemeyi hâvi, az zamanda kolaylıkla kendi kendine Rumcayı öğretir bir rehberdir.
Yani Martoğlu: Tasvir-i Hayâl gazetesinin sahibi ve Üç Gazete’nin ortaklarından olan Yani Martoğlu’nun devrin kütüphanecilerinden olduğu anlaşılmaktadır. Kütüphanesinin ismi Martoğlu Kütüphanesi”dir. 12 Ocak 1907 tarihinde kütüphanesi için “Esami-i Kütüp ve Tevzî-i Mükafat Cetveli”nin basımı için dahiliye nezaretinden izin almıştır. 29 Haziran 1907 tarihinde ise mektepler için yazdığı “Mekteplere Mahsus Cep Atlası” isimli eserinin basımı için izin belgesi almıştır. Ayrıca “Nev-i Usul-ü Kıraat” , “Mebadi-i Hendese”, “Muallim-i Coğrafya”, “Muallim-i Kavaid-i Osmaniyye” , “Sual ve Cevaplı Tertib-i Cedid-i Ahlak Risalesi” gibi yazmış olduğu eserleri yayımlamak için maarif nezaretinden izin belgesi almıştır. Hürriyetin ikinci kez ilanından sonra basında özgürlük ortamı doğmuş, süreli yayınlarda bir artış meydana gelmiştir. Böyle bir ortamda Martoğlu’da “Mecmua-i Edebiyye ve Fenniyye” isimli gazetesini neşretmek için ruhsat almıştır. 1 Eylül 1908 tarihinde ise Tasvir-i Hayâl isimli mizah gazetesini çıkarmaya başlamıştır. Ancak gazetesi 11 Eylül tarihinde Üç Gazete çatısı altına girmiştir. Böylece Martoğlu Üç Gazete’nin mizahî kısmının hazırlanmasından sorumlu olmuştur. Ayrıca 1916 senesinde “Kendi Kendine Rumca Yahud Rumca Elifbâ” isimli dil kitabı yayımlamıştır.

Detaylar
Lot: 29 » Kitap

FİLOLOJİDE OTTO SAUER USÛLÜ Ticaret Mekteb-i Âlisi ve Mektebî Sultanî Almanca Mualliminden: Almanca kıraat kitabı Gaspey Otto Sauer Usulü = Methode Gaspey - Otto Sauer Deutsches lesebuch, VELİ BOLLAND, Julius Groos Verlag, Heidelberg, 1910.

Yayıncısının özgün yeşil bez cildinde, ciltte hafif yıpranma mevcuttur, harici temiz durumdadır, 20x14 cm, Almanca, Osmanlıca, vii, 267, [12] sayfa, 2 adet renkli harita sayfası: Deustches Reich, Berlin. ÖZEGE; 477 - TBTK; 6667. Ticaret Mekteb-i Âlîsi ve Mekteb-i Sultânî Almanca muaallimi Veli Bolland tarafından hazırlanmıştır.
1862 yılında Charles Bolland adlı bir tacirin oğlu olarak İstanbul'da dünyaya gelen Veli Bolland, ilk öğrenimi için İstanbul'daki Bürgerschule'den mezun olduktan sonra Almanya'ya ticaret okuluna gönderildi. Türkçe, Almanca, İngilizce, Fransızca, İsveççe ve Danca dillerini bilen Bolland, 1898'de Mekteb-i Sultânî'de Almanca hocasoıı oldu. Aynı zamanda 26 yıl boyunca tercümanlık ve çevirmenlik yaptı. 25 Eylül 1883 yılında Mecidiye nişanı, 1890 yılında Prusya madalyası ile ödüllendirilmesinin yanı sıra çok sayıda başka madalyası da mevcuttur.

1887'de üç perdelik bir oyun olan Picard'ın "Dayı ile Yeğen"'ini Schiller'in Almanca çevirisinden Türkçe'ye çevirdi. İkinci kitabı da yine bir çeviri kitap olan Ahmed Resmî Efendi'nin Sefâretnâmesidir. Bu kitabı da Viyana'da basılan Almancasınndan çevirmiştir.

Satuşa sunulan bu kitap ise, ilk baskısı 1904 yılında yapılan ve yazarının Mekteb-i Sultânî'deki hocalığı döneminde Galatasaraylı öğrencilere Almanca öğretmek için bir ders kitabı niteliğinde hazırlanmıştır. Kitabın künye sayfasında da belirtildiği üzere: "Müellifi Mabeyn-i Hümayun Cenab-ı Mülûkâne mütercimlerinden Mekteb-i Sultani Almanca Muallimi Veli Bolland".

Veli Bolland, bazı kaynaklarda ismini farklı kullanmıştır: Wely Bey Bolland, Bollandzade Veli, Veli Bolland, Villi Bolland, Wilhelm Bolland...

Detaylar
Lot: 31 » Kitap

OSMANLI'DA DENİZ ULAŞIMI Osmanlı Seyr-i Sefâin İdaresi nizamnâme-i esasisi, Hicri: 10 Şevval 1332 Rumi: 24 Ağustos 1330, İstanbul, AH 1332 [1916].

Özgün karton kapağında, 20x14 cm, Osmanlıca, 8 sayfa. MİL - ÖZEGE; 15978. İlk buharlı gemi Charlotte Dundas’ın 1803’te İngiltere’de inşa edilmesinden çeyrek yüzyıl sonra 1828’de İngiltere’den satın alınan ve Sürat adı verilen gemi ile Osmanlı denizciliği buharlı gemi teknolojisiyle tanışmıştır. Osmanlı sularında yabancı bayraklı gemiler ve hemen ardından 1839’dan itibaren Osmanlı bayraklı gemilerle yolcu ve yük taşımacılığı yapılmaya başlanmıştır. 1847’den itibaren sermayesi Osmanlı Devleti’ne ait olan Osmanlı Vapur Kumpanyası faaliyet göstermiştir. Bu işletme 1864’te Fevâid-i Osmanîye, 1871’de İdâre-i Azîzîye, 1876’da İdâre-i Mahsûsa ve 1910’da Osmanlı Seyr-i Sefâin İdâresi adını alarak Cumhuriyet dönemine kadar gelmiştir. Cumhuriyet’in kuruluşu ile başlayan süreçte ise Türkiye Seyr-i Sefâin İdâresine dönüşmüştür. Cumhuriyet döneminde de kurumsal düzenleme ve değişim sürmüştür. 1933’te Denizyolları İşletmesi Müdürlüğü, 1938’de Denizbank, 1939’da Devlet Denizyolları ve Limanları İşletme Umum Müdürlüğü, 1951’de Denizcilik Bankası TAO, 1983’te Türkiye Denizcilik Kurumu ve 1984’te Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü ismini aldıktan sonra halen bu isim altında faaliyet göstermeye devam etmektedir. Osmanlı Seyr-i Sefâin İdâresi, İstanbul’da Şirket-i Hayriye’ye ait Boğaziçi ve Haliç Vapurları Şirketi’ne ait Haliç hattı dışında kalan yani Adalar ve şehrin Anadolu ve Rumeli yakasındaki iskeleleri yanı sıra çeşitli Osmanlı liman kentleri arasında da yolcu ve yük taşımacılığı yapmıştır. Bu nedenle filosunda Şirket-i Hayriye ve Haliç Vapurları Şirketi’nin de filolarında bulunan gemilere benzeyen yani İstanbul’da şehir içi ulaşımında kullanılan küçük tonajlı ve açık deniz seyrine uygun olmayan gemilerin yanı sıra uzak mesafelere gidebilen ve açık deniz seyrine uygun, yük ve yolcu kapasitesi daha büyük ve ihtiyaç duyulduğu taktirde asker, hasta, yaralı, erzak ve mühimmat taşımaya daha uygun gemiler yer almıştır.

Detaylar
Lot: 32 » Kitap

OSMANLI DÖNEMİ KADIN YAZARLAR Münevver, GÜZİDE SABRİ [AYGÜN], (1883-1946), İkbal Kütüphanesi, Orhaniyye Matbaası, [İstanbul], AH 1341-1339 [1923]

Özgün karton kapağında, sayfa kenarlarında hafif yıpranmalar mevcuttur, harici temiz durumda, 21x13 cm, Osmanlıca, 67 sayfa. ÖZEGE; 14817 - TBTK; 5318. Sanat hayatını, yazdığı roman ve hikayeler etrafında şekillendiren Güzide Sabri, hikaye yazarı olmasından çok romancılığıyla ün kazanır. Doğum yaptıktan sonra kan kusarak hayatını kaybeden en yakın arkadaşı Münevver Hüsniye için yazdığı, 1899’da Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika edilen Münevver, 1901’de kitap haline getirilen ilk romanıdır. Konusunu Münevver’in hazin aşk hikayesinden alan eser Sırpça’ya çevrilmiştir. GÜZİDE SABRİ [AYGÜN], 1883’te İstanbul’da doğdu. Adliye Nezareti memurlarından Salih Reşat Bey ile Nigâr Hanım’ın kızıdır. Özel öğrenim gördü. Babasının önce Sivas’a ardından Tokat’a sürülmesi yazarı derinden etkiledi. Küçük yaşta Beyoğlu birinci noteri Ahmet Sabri Aygün’le evlendi. 16 yaşındayken kaleme aldığı, yakın bir arkadaşının ölümünü anlatan Münevver adlı ilk romanı, 1899’da Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika edildi, 1901’de kitap olarak yayımlandı. Bazı yazı ve şiirlerini “Güzide Osman” ve “Güzide” müstearlarıyla neşretti.Yazar, esas ününü ilk baskısı 1905’te yapılan ve ilerleyen yıllarda defalarca basılan Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi adlı romanıyla kazandı. Bu romanı Yaban Gülü (1920),Nedret (1923),Hüsran (1928),Hicran Gecesi (1937),Necla (1941), Mazinin Sesi (1944) romanları takip etti. Hikâ­yelerini Gecenin Esrarı (1934) adıyla kitaplaştırdı. Güzide Sabri,romantik bir duyarlıkla kaleme aldığı sekiz romanıyla döneminin çok okunan yazarlarından oldu ve popüler roman türünün edebiyatımızdaki önemli temsilcilerinden biri olarak ön plana çıktı. Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi, Yaban Gülü ve Hicran Gecesi sinemaya uyarlandı. Eserlerinden bazıları Ermeniceye ve Sırpçaya çevrildi. 1946 yılında Giresun’da öldü.

Detaylar
Lot: 33 » Kitap

BİR DÖNEMİN MUHALİFİNDEN 12 MAKALE Bir safha-i târih, ALİ KEMAL (Osmanlı / Türk gazeteci, yazar, edebiyat ve siyaset adamı), (1867-1922), Matbaa-yı İkdam, İstanbul, AH 1329 [1913].

Özgün karton kapağında, çok temiz durumda, 18 x 12 cm, Osmanlıca, 156, [3] sayfa. Künye sayfyasında Osmanlı dönemi okuyucu imzası ve yazısı mevcut: "İstanbul - 17 Haziran 1921, Çavuşoğlu, [İmza]".

Son devir Osmanlı tarihinin en tartışmalı isimlerinden biri olan Ali Kemal'in başmuharrirliğini üstlendiği İkdâm gazetesinde Aralık 1912- Haziran 1913 tarihleri arasında yayınlanmış "Bir Safha-i Târîh" adlı yazı dizisindeki on iki adet denemenin bir araya getirilmesi ve bunlara bir giriş ve sonuç yazısı eklenmesiyle oluşturulmuş bu derlemenin kitap formundaki ilk baskısı.

Bu kitabını 1913'te Ricâl-i İhtilâl adlı eseriyle birlikte, Viyana sürgününden sonra döndüğü İstanbul, Büyükada'da tamamlamıştır.

"Yazarın siyasî tarih şuurunun gelişmesine hizmet maksadıyla bir araya getirdiğini belirttiği, memleket içinde ve dışında cereyan eden günlük olayların ilhamıyla İkdam’da yayımladığı yazılardan meydana gelen bir eserdir." (TDV).

İçindekiler: “Mukaddime”, “Başka Bir İctimâ'-i Süferâ”, “Ahmet Mithat Efendi”, “Plevne", “Berlin Mü‟temer-i Kebîrine Dâ‟ir”, “Romanoflar”, “1813”, “Klemanso”, “Bir Vahdet-i Mu'azzama”, “Büyük Bir Müverrih”, “Hazret-i Fâtih”, “Mehmet Ali”, “Yine Mehmet Ali” ve “Hâtime”.

"İkinci Meşrutiyet ve Mütareke döneminde İttihat ve Terakki karşıtı görüşleriyle tanınmış Ali Kemal, Damat Ferit Paşa hükûmetlerinde kısa bir süre Maarif ve Dâhiliye Nazırlığı yaptı, bu esnada Millî Mücadele aleyhine sert tutumlar gösterdi. Türk Kurtuluş Savaşı'nın zaferinden sonra İstanbul'da tutuklanarak İzmit'te Nurettin Paşa'ya bağlı askeri birliklerce linç edildi. Ermeni yanlısı olarak görülen bazı yazılarından dolayı düşmanlarınca "Artin Kemal" şeklinde adlandırılır. Mustafa Kemal'e ve Millî Mücadele'ye muhalifliği nedeniyle pek çok insan tarafından “hain” olarak damgalanmıştır." (Vikipedi).

-- Türk aydını Entelijansiya Son devir Osmanlı tarihi Gazetecilik

Detaylar
Lot: 34 » Kitap

OSMANLI'DA OKUYUCUNUN ELİNDEN DÜŞMEYEN KİTAPLAR / TAŞBASKI Müzekki’n-nüfûs, EŞREFOĞLU RÛMÎ, (ö. 874/1469-70 [?]), Bosnavî El Hac Muharrem Efendi Matbaası, [İstanbul], AH 1291 [1874].

Sonradan yapılmış cilt içerisinde, taş baskı, temiz durumda, 25x17 cm, Osmanlıca, 8, [1], 359 sayfa. MİL - ÖZEGE; 15051 - TBTK; 10304. Anadolu’da Türkçe olarak kaleme alınan dinî, tasavvufî ve ahlâkî nitelikteki eserlerin ilk örneklerinden olan kitapta müellif mukaddimede münafıkların çoğaldığını, meşâyihe ve meşâyih sözüne itibar edilmediğini, beylerin zalim, kadıların rüşvetçi ve müderrislerin fâsık olduğunu, vâizlerin dünya için vaaz edip akçe biriktirdiklerini söyler ve Müzekki’n-nüfûs’u halkı doğru yola sevketmek amacıyla ve halk tarafından anlaşılması için bilhassa Türkçe olarak kaleme aldığını belirtir. 852 (1448) yılında telif edilen eser iki ana bölümden meydana gelir. Birinci bölümde dünya sevgisiyle bu sevginin fayda ve zararları, nefs-i emmârenin özellikleri, ölüm, kıyamet, büyük günahlar, tevekkül gibi konular ele alınmakta, ikinci bölümde nefs-i emmârenin terbiye edilmesi, tasavvuf âdâb ve erkânı ve iyi bir müslüman olmanın şartlarını anlatmaktadır. Eseri, “Bütün hayırların başı Allah’tan korkmak ve bütün şerlerin başı korkusuz olmaktır” şeklinde özetlediği prensipten hareketle kaleme alan müellif genel anlamda insan meselesi ve eşref-i mahlûkāt olarak yaratılan insanın eğitimi üzerinde durur. Yaratılış itibariyle her türlü kötülüğü yapmaya müsait olan insanın çalışıp çabaladığı, gayret gösterdiği takdirde nefsini kötülüklerden arındırabileceğini ve aklı sayesinde hayvanlık derekesinden insanlık derecesine yükselebileceğini söyler. Sanat endişesinden uzak, müridlere doğrudan doğruya tasavvufî-ahlâkî hakikatleri anlatma gayesini taşıyan Müzekki’n-nüfûs, geniş halk tabakasının kolayca anlayabileceği şekilde sade bir Türkçe ile yazılmış ve tasavvufun halk arasında yayılmasında önemli hizmet görmüştür. Müellifin Osmanlı döneminde Anadolu’da kurulan ilk tarikatlardan biri olan Eşrefiyye’nin pîri olması dolayısıyla kitabın Türk tasavvuf ve düşünce tarihinde ayrı bir yeri vardır. Yeni sayılabilecek herhangi bir görüşe yer verilmemekle beraber tasavvufun temel konularıyla tarikat terbiyesinin esaslarını başarılı bir üslûpla özetleyen Müzekki’n-nüfûs, yazıldığı devirden itibaren Muhammediyye ve Envârü’l-âşıkīn gibi geniş halk toplulukları tarafından benimsenmiş, daha sonraki devirlerde kaleme alınan bu tür eserlere örnek teşkil etmiştir.

Detaylar
Lot: 36 » Kitap

NAVARİN HARİTASIYLA DİKKAT ÇEKEN DONANMA TARİHİMİZ Tarih-i bahrî sahifeleri [Birinci Cilt], ALİ HAYDAR EMİR [ALPAGUT], (1886-1937), Bahriye Matbaası, [İstanbul], AH 1331 [1915].

Sonradan yapılmış deri sırtlı bordo bez cildinde, Birinci Cilt, İkinci Cildi basılmadı, çok temiz durumda, 24x17 cm, Osmanlıca, [20], 356 sayfa, bir adet katlanır harita sayfası: (Navarin Muharebesi), bir adet şema. TBTK; 4214 - ÖZEGE; 19770. Eser, Ali Haydar Emir’in Risale-i Mevkute-i Bahriye ve Mecmua-i Seneviye-i Bahriye mecmularında muhtelif tarihlerde yayımladığı dokuz makaleden ibarettir. Kitapta yer alan makalelerin başlıkları sırasıyla şöyledir: 1. “Muzafferiyet-i Ebediye. Emden Kruvazörü’nün Akıbeti”
2. “Osmanlı Bahriyesi 10 Temmuz 1324’ten 10 Temmuz 1330’a Kadar”. Makale Bahriye Nezareti’nin 1908–1914
yılları teşkilatı arşiv belgeleriyle ortaya koymaya çalıştığından bu döneme ilişkin en önemli kaynaklardan biridir.
3. “Akdeniz Boğazı Muharebeleri”. Yazar makaleyi yazarken yabancı dillerde yayımlanmış çeşitli kitaplardan
yararlanmış, bunları birbiriyle ve aynı zamanda Osmanlı resmi vesikaları ile karşılaştırmıştır. 4. “Koronel Muharebe-i
Bahriyesi” 5. “Kunfude Musademe-i Bahriyesi”, Bu makalede 1911-1912 Trablusgarp Harbi sırasında Osmanlı-İtalyan
çekişmesinin yaşandığı Trablusgarp, Bingazi ve Derne’nin haricinde Kızıldeniz’deki Bahr-i Ahmer filosuna taarruz
eden İtalyan donanmasının verdiği zayiat etraflıca anlatılmaktadır. 6. “Türk Tahtelbahirciliği” 7. “Kırım Harbi’nin
Safahat-ı Bahriyesine Ait Vesâik”, Bu makalede, Kırım Harbi arşiv vesikaları üzerinden yazılmıştır. 8. “Navarin”, Bu
makale Türk vesikalarından ziyade yabancı vesikalara istinat etmektedir. 9. “Şehit Avnullah(lar)”. Bu makalede, ilki
Navarin’de, ikincisi Sinop’ta ve üçüncüsü ise Beyrut’ta düşman donanmaları tarafından batırılan Avnullah adı verilen
üç ayrı geminin hikâyeleri konu edilmiştir

Detaylar
Lot: 40 » Kitap

SÜLEYMAN NESİB'İN ÖLÜMÜNDEN SONRA YAYINLANMAYAN ESERLERİ Süleyman Paşazade Sami Bey Külliyat-ı Âsâr ve İhtisasât, SÜLEYMAN PAŞAZADE SÂMİ BEY [SÜLEYMAN NESİB], (1866-1917), Evkâf-ı İslâmiyye Matbaası, İstanbul, 1918.

Özgün karton kapağında, kapak sırtı ve üzeri yıpranmış, harici temiz durumda, 27x17 cm, Osmanlıca, Fransızca, 404, [16] sayfa, s/b fotoğraflı. BDK - ÖZEGE; 18434. Şiirleri, nesirleri, konferansları, hakkında yazılanlar ile birlikte vefatından sonra, Nail Reşat tarafından yazılan bir girişle, 1918 yılında Süleyman Paşazade Sami Bey Külliyat-ı Âsâr ve İhtisasât adıyla yayımlanır. Süleyman Paşazade Mehmet Sami, Süleyman Nesib (d.1866 – ö. 28 Eylül 1917), eğitimci ve edebiyatçı.
Eser, 1866-1917 yılları arasında yaşamış, katıldığı Servet-i Fünun topluluğunda şiirleri ve fikir yazılarıyla tanınmış, ayrıca eğitimci olarak eğitimin her kademesinde önemli hizmetlerde bulunmuş bir eğitim, kültür ve sanat adamı olan Süleyman Nasib için dostları tarafından yazılan yazılar ve Sami Bey’in şiirleriyle, nesirlerini toplayarak hazırlanmış bir ‘anma kitabı’dır. Eserde Nail Reşid bey’in Süleyman Nasib’i çok yönlü tanıtımından sonra, onun şiirleri, makaleleri ve mektupları, dönemin edebiyat, kültür, sanat ve eğitim alanının ünlü, ünsüz pek çok şahsiyetinin, onun ölümü karşısındaki duygu ve hayatta iken ve ölümünden sonra basında çıkan onunla ilgili yazıları ile eski yazılı anma kitabının yayın aşamasında bulunan veya yeni gelen metinler de esere eklenerek sunulmuştur. Kitap okununca görülecektir ki, bu eser sadece Süleyman Nesib’i tanıtmakla kalmıyor, bize devrin siyasî, edebî, kültürel hayatıyla da ilgili kıymetli bilgiler veriyor.
Süleyman Nesib: Osmanlı Devleti’nde okul müdürlüğü, milli eğitim müdürlüğü, Darülfünun rektörlüğü yapmış bir eğitimcidir ve Servet-i Fünûn edebiyatçılarındandır. Asıl adı Süleyman Paşazade Mehmet Sami Bey idi ancak şair olarak “Süleyman Nesib” adıyla tanınır. Türk edebiyatında sone tarzını ilk defa kullanan şairdir

Detaylar
Lot: 41 » Kitap

SELÇUKLU KAYSERİSİ ABİDÂTINDAN Tarih-i Osmanî Encümeni Külliyatı: Kayseriye Şehri Mebânî-i İslamiyye ve kitâbeleri: Selçukî tarihinden bir kıt'a (16 Adet Levhayı Havidir), HALİL EDHEM [ELDEM], (1861-1938), Matbaa-i Orhaniyye, İstanbul, AH 1334 (1918).

Özgün karton kapağında,künye sayfasında 1935 tarihli "Bu kitabın fiyatı indirilmiştir" kaşesi mevcuttur, kapak sırtı yıpranmış, tamir görmüş haliyle,son iki levhası eksiktir, harici temiz durumda, 24x17 cm, Osmanlıca, [16], 148, [4], 14 sayfa, s/b fotoğralar, 15 ve 16 numaralı levhaları eksiktir. BDK - MİL - ÖZEGE; 10480 - TBTK; 9609. Kayseriye Şehri: Mebânî-i İslâmiyye ve Kitâbeleri, günümüzde hâlâ değerli bir başvuru kitabı olan Kayseri hakkındaki monografya çalışmasıdır. Halil Ethem Eldem, Sadrazam İbrahim Ethem Paşa’nın oğlu, Osman Hamdi Bey'in küçük kardeşidir.
Zürih Üniversitesi'nde tabii ilimler, Viyana Poliklinik Yüksek Okulu'nda tabii ilimler ve kimya eğitimi aldı. Basel Üniversitesi'nde felsefe doktorası yapmıştır. Seraskerlik Fabrikalar Nezareti'nde müşavirlik, Genelkurmay Dairesi Tercüme Şubesi'nde mütercimlik, İstanbul Şehremini, Asar-ı Atika Müzeleri Müdürlüğü, Darüşşafaka, Mülkiye Mektebi, Darü’l-Muallimin ve Darülfünun tabiiyye ve jeoloji öğretmenliği, Sanayi-î Nefise Mektebi'nde müdürlük, Tarih-i Osmani Encümeni üyeliği, Maarif Vekaleti Türk Tarih Encümeni üyeliği, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti kurucu üyeliği ve asbaşkanlığı, TBMM IV.ve V. Dönem İstanbul milletvekilliği ile IV. ve V. Dönem Kitaplık Encümeni Reisliği yapmıştır. Leibzig ve Bal Darülfünunları fahrî felsefe doktorluğu unvanı sahibidir.

Detaylar
Lot: 44 » Kitap

İLK BASKI: Lügat-ı Ebuzziya [Birinci Cilt], EBUZZİYA TEVFİK, (1849-1913, Matbaa-i Ebuzziya, Kostantiniyye, AH 1306 (1888).

Yayıncısının özgün deri sırtlı bez cildinde, çok temiz durumda, 27x17 cm, Osmanlıca, 600 sayfa, s/b resimli. İLK BASKI Ebüzziya Mehmed Tevfik tarafından Avrupai tarzda modern imkânlarla hazırlanmış, resimlerle desteklenmiş, madde başları ve açıklamaları Osmanlıca-Osmanlıca (Türkçe-Türkçe) olan, madde başlarının rahat okunup doğru anlaşılabilmesi adına özel simge ve sembollerin kullanıldığı çok önemli bir 19. yüzyıl sözlük projesi. Eser, iki cildi yayımlanabilmiş yarım kalmış bir çalışmadır.

On iki senelik bir emeğin karşılığı olan sözlük, 2000 sayfa civarı olacak şekilde tasarlanmış olmasına rağmen iki cilt, 600+112, 712 sayfada kalmıştır. Sözlük, önce haftada bir cüz şeklinde fasikül fasikül yayımlanmış, daha sonra kitap şeklinde basılmıştır. Birinci cildin kitap biçiminde iki baskısı, ikinci cildin tek baskısı vardır. Birinci cildin ilk baskısı 1306/1889'da ikinci baskısı 1308/1890/1891 tarihinde yapılmıştır. İkinci cildin tek baskısı 1307/1890 tarihinde yapılmıştır (Gür 1998: 83). Sözlüğün her iki cildinin baskısı da İstanbul’da Matbaa-i Ebüzziya’da yapılmıştır. 1. cilt elif (ا) ila şın (ش) harfleri arasındaki maddeleri kapsamakta olup a harfi, “âb” kelimesi ile başlar ve “şeʾn > şüʾûn” kelimesi ile biter. 1. cilt her iki baskısında da 600 sayfadır. 2. cilt sad (ص) harfi ile “sab” (p) kelimesi ile başlar ve ayın (ع) harfi “ûd (عود)” kelimesi ile son bulur. 112 sayfadır. 112 sayfadan oluşan 2. cildin meşhur olan ve kütüphanelerde yaygın olarak bulunan nüshasından başka pek bilinmeyen bir nüshası daha vardır. Bu nüsha bilinen nüshadan 40 sayfa daha fazla olup 152 sayfadır, f (ف) harfiyle “fıkardamak” kelimesiyle biter (Gür 1998: 84). Birinci ve ikinci cilt sayfa numaraları olarak birbirini takip etmektedir. Bundan dolayı ikinci cildin sayfa numarası 601 ile başlar.

Sözlük, Arap harfli Osmanlı alfabesine göre alfabetik olarak sıralanmıştır. Sözlüğün yarım kalma sebebi Ebuzziya Mehmed Tevfik’in “yasak olan kelimeler üzerine fazlaca durması ve bunları açıklarken Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa gibi yazarlardan bol örnekler vermesidir (Ziyad 1998: 101). Ebüzziya Mehmed Tevfik’in Rebî-i Marifet’teki “Hitâmı kuvve-i karîbeye gelmiş lügatin yaklaşık 2000 sayfadan oluşabileceği” doğrultusundaki beyanından Âlim Gür, sözlüğün tamamlanmış olduğu hâlde baskısının bir şekilde tamamlanamadığı çıkarımını yapmıştır (Gür 1998: 84). Lügat-i Ebüzziya, 25x35 cm hacme sahip olup deri sırtlı mukavva kartonla kaplıdır. Eserin 1306 yılında yapılan baskısının jenerik sayfasında “Lügat-i Ebüzziya, Türkçede mütedâvil elfâz ve ıstılâhatın suver-i istimâlini muarref ve şevâhid ve emsâli şâmildir, Def’a-i evveli, Her hakkı kanûnen mahfuzdur, Maârif-i umûmiye nezâretinin ruhsatıyla tab edilmişdir, 1306, Kostantiniyye, Matbaa-i Ebüzziya” bilgileri yer almaktadır. Sonraki sayfada Matbaa-i Ebüzziya logolu amblem bulunur.
3 ila 20. sayfa aralığında giriş yerini tutan “Medhal” bölümü gelmektedir. Bu bölümde Ebüzziya Mehmed Tevfik, Türk sözlükçülüğü, sözlük hazırlama metodolojisi ve sözlüğünün özellikleri hakkında bilgiler vermiştir. Ebüzziya Mehmed Tevfik’in Lügat-i Ebüzziya’da takip ettiği usul ve yöntem şu şekilde özetlenebilir: “1. Dilde çoklukla kullanılan kelimeler dışında kalanlar alınmamıştır. 2. Zamanla manaları ve kullanılış şekilleri değişen kelimelerin hâlen kullanılışlarına göre açıklamaları yapılmış, ancak eski hâlleri (etimolojik bilgi) de anlatılmıştır. 3. Birkaç anlamı olan kelimelerden sadece geçerli anlamları açıklanmış, anlamları artık kullanılmayanların sadece manaları verilmiştir. 4. Galat olduğu hâlde kullanılan kelimeler bu hâlleri ile lügate alınmıştır. 5. Türkçede bulunmayan teknik kelimeler aynen alınmıştır. 6. Tanınmış yazarlardan örnekler verilerek kelimelerin nasıl kullanıldığı gösterilmiştir. 7. Arapça ve Farsça kelimelerin teklik ve çokluk ya da hâlleri ayrı ayrı verilmiş, tekil madde başında çokluk hâli, çokluk madde başında tekil hâli gösterilmiştir. “Medhal” bölümü içinde sırasıyla sayfa 15’te “Hâtime”, sayfa 16’da “Kâide-i Cem-i Fârisî”, sayfa 17-19’da “Elifbâmıza dâir Bazı Mülâhazât”, sayfa 19’da “Alâmât-ı Harekât”, sayfa 20’de “İhtar” başlıkları yer almaktadır. “Elifbâmıza dâir Bazı Mülâhazât” başlığı altında kelimelerin “dürüst” okunabilmesi için doğru imlanın önemine işaret edilmiştir.

Detaylar
Lot: 48 » Kitap

Ondördüncü asrın Türk muharrirleri. [Birinci Defter], Ahmet Mithat Efendi, Mekteb-i Mülkiye-i Şâhâne memurlarından ALİŞANZÂDE İSMAİL HAKKI [ELDEM], (1871-1944), [Tâbii Vatan Kütüphanesi sâhibi Ohannes Ferid], , Artin Asaduryan Şirket-i Mürettibiye Matbaası, İstanbul, AH 1308 [1892].

Özgün karton kapağında, kapakta yıpranma mevcuttur, harici temiz durumda, 15x11 cm, Osmanlıca, [4], 83 sayfa, s/b fotoğraflı. BDK - MİL - TBTK; 9414. İsmail Hakkı (Alişanzade): Şair, yazar, araştırmacı, çevirmen, diplomat. İsmail Hakkı’nın 1892-1895 yılları arasında yazılmış ve basılmış
dört kitaptan oluşan biyografik çalışması On Dördüncü Asrın Türk Muharrirleri adını taşıyan
hicri olarak tarihlendirilmiştir. Bu kitap 19. yüzyılda yaşamış dört Türk
yazarını kapsar. Her biri bir ciltten oluşan dört kitapta sırasıyla Ahmed
Midhat Efendi, Recâizâde Mahmud Ekrem, Cevdet Paşa ve
Şemseddin Sâmi ele alınmıştır. Defterlerden bazıları ayrı bazıları ise
bir arada basılmıştır. Kitabın tab edeni (basanı) ve
naşiri (yayımlayanı) Ohannes Ferid, Vatan Kütüphanesinin sahibidir.
Elimizdeki baskı 1308 (1892) yılında Artin Asadoryan Şirket-i
Mürettebiyesi (Babı Âli Caddesi numero 52)’nde basılmıştır. Kitabın
başında yer alan Müellifin İfadesi (önsöz özelliğinde) kısmında yazar,
kitapta ele alınacak sanatçıların bir (kıta) fotoğrafı ve el yazısı
örneğine yer verileceğini söylemiş ve öyle uygulanmıştır. Bir sayfaya
fotoğrafı karşısına üç satırlık el yazısı örneği ve imzası konulmuştur.

Detaylar
Lot: 49 » Kitap

Ondördüncü asrın Türk muharrirleri. [Üçüncü defter], Cevdet Paşa, Mekteb-i Mülkiye-i Şâhâne memurlarından ALİŞANZÂDE İSMAİL HAKKI [ELDEM], (1871-1944), [Tâbii Vatan Kütüphanesi sâhibi Ohannes Ferid], Âlem Matbaası Ahmed İhsan ve Şürekâsı, İstanbul, AH 1308 [1892].

Özgün karton kapağında, kapak iç sayfalardan ayrılmışhaliyle, harici temiz durumda, 15x11 cm, Osmanlıca, [2], 78 sayfa, s/b fotoğraflı. MİL - TBTK; 9615. İsmail Hakkı (Alişanzade): Şair, yazar, araştırmacı, çevirmen, diplomat. İsmail Hakkı’nın 1892-1895 yılları arasında yazılmış ve basılmış
dört kitaptan oluşan biyografik çalışması On Dördüncü Asrın Türk Muharrirleri adını taşıyan
hicri olarak tarihlendirilmiştir. Bu kitap 19. yüzyılda yaşamış dört Türk
yazarını kapsar. Her biri bir ciltten oluşan dört kitapta sırasıyla Ahmed
Midhat Efendi, Recâizâde Mahmud Ekrem, Cevdet Paşa ve
Şemseddin Sâmi ele alınmıştır. Defterlerden bazıları ayrı bazıları ise
bir arada basılmıştır. Kitabın tab edeni (basanı) ve
naşiri (yayımlayanı) Ohannes Ferid, Vatan Kütüphanesinin sahibidir. Alişanzade İsmail Hakkı tarafından yazılmış, Cevdet Paşa'nın şair ve tarihçi kimlikleri etrafında değerlendirildiği tenkit türünde eser. 14. Asrın Türk Muharrirleri serisinin 1308/1892-1893 yılında yayımlanan üçüncü defterinde İsmail Hakkı, bundan önce yayımladığı iki deftere getirilen, ele aldığı müelliflerin yalnızca başarılı yönlerine değinip kıymetli eserlerinden örnekler verdiği yolundaki eleştirilere cevap verir. İsmail Hakkı’ya göre bir eserin, tenkide konu olabilmesi için belirli bir kıymeti haiz olması gerekir. Değersiz bir eseri tenkit etme çabası âdeta beyhude bir iştir. Bu doğrultuda, söz konusu iki defterde ele aldığı müelliflerin en güzide eserlerini seçmiş, yeri geldikçe bazı “bazı mertebe temhidata” gayret etmiştir.

Detaylar
Lot: 52 » Kitap

İLK BASKI: Bir izdivâcın tarih-i muaşakası, UŞŞAKÎZÂDE HALİD ZİYÂ [HALİD ZİYA UŞAKLIGİL], (1865-1945), Mihran Matbaası, İstanbul, AH 1306 [1888].

Özgün karton kapağında, kenarları yıpranmış haliyle, harici temiz durumda, 16x12 cm, Osmanlıca, 52 sayfa. MİL - ÖZEGE; 2329. Halit Ziya'nın uzun hikâye türünde eseri. Yazarın İzmir döneminde realist yöntemle yazdığı uzun hikâyelerinin ikincisidir. Hikâyede mektuplaşmaları mutlu bir evliliğe dönüşen ve bir çocukla da taçlanan genç çiftin ideal aşkı anlatılır. Üçüncü kişi ağzından ve realist bir yöntemle sunulan hikâyede yazar, mektup tarzını kullanarak okuyucuyla hikâye kişilerini baş başa bırakır. Ayrıca yazar neden -sonuç ilkesiyle bu ideal aşkın dayanaklarını okuyucuya realist bir çerçevede sunar. Tiyatroda olduğu gibi diyaloglarla ve çiftlerin mektupları birbirilerine okumalarıyla olayın aktarılması esere objektiflik katar. İlk uzun hikâyesinin kötümser bir hava taşıdığı yönünde eleştirilmesi ve bu nedenle sansüre uğrama kaygısı yazarı, bu hikâyede daha temkinli olmaya ve iyimser bir atmosfer çizmeye sevk etmiştir. Bu hikâyede mutlu ve ideal bir evliliğin eşlerin karşılıklı sevgisine dayandığı anlatılır. Yazar, bu hikâyesini kitaplaştırırken estetik kaygıları dolayısıyla eserde birtakım değişiklikler yapmıştır. 1887 yılında Hizmet gazetesinde tefrika edilen eser, 1888 yılında kitap olarak basılmıştır.

Detaylar
Lot: 56 » Kitap

3 CİLT - El-Fütûhâtü’l-ilâhiyye bi-tavżîhi Tefsîri’l-Celâleyn bi’d-dekāʾikı’l - hafiyye [ve bil-hâmiş-i kitâban -derkenar] "Tefsir'ül Celaleddin", "İmlaü mâ men bihi er-Rahman min vücuhu'l-i'rab ve'l-kıraat " [ÜÇ CİLT], EBÛ DÂVÛD SÜLEYMÂN B. ÖMER B. MANSÛR EL-UCEYLÎ EL-EZHERÎ, (ö. 1204 [1790]),Matbaa-i İstikamet, Kahire 1377.

Yayıncısının özgün cildinde, 1. 2. ve 4. ciltler (3. cilt eksik),ikinci cilt kapağında ve iç kısımlarda yıpranma mevcuttur, 28x20 cm, Arapça, 551, 672, 632 sayfa. Kitabın künye sayfasında belirtildiği üzere asıl eserin yanı sıra derkenarda birinci ciltte Tefsir'ül Celaleddin/Celâleddin el-Mahallî, Celâleddin es-Süyûtî; ikinci ciltte İmlaü mâ men bihi er-Rahman min vücuhu'l-i'rab ve'l-kıraat / Ebu'l-Beka Abdullah b. Hüseyin b. Abdullah Ukbârî
eserleri bulunmaktadır. Ebû Dâvûd Süleymân b. Ömer b. Mansûr el-Uceylî el-Ezherî (ö. 1204/1790): Müfessir ve Şâfiî fakihi, Eseri: el-Fütûḥâtü’l-ilâhiyye bi-tavżîḥi Tefsîri’l-Celâleyn bi’d-deḳāʾiḳı’l-ḫafiyye. Tefsîrü’l-Celâleyn’in hâşiyesi olup 1198’de (1783) tamamlanmıştır. Dört cilt olan eserin muhtelif baskıları yapılmıştır (kenarında Tefsîrü’l-Celâleyn olduğu halde Kahire 1275, 1282, 1287, 1293; metnin üstünde Tefsîrü’l-Celâleyn, altında Tefsîru İbn ʿAbbâs olduğu halde Kahire 1302; kenarında Tefsîrü’l-Celâleyn ile Ebü’l-Bekā el-Ukberî’nin İmlâʾü mâ menne bihi’r-raḥmân’ı ve Süyûtî’nin Müfaḥḥamâtü’l-Ḳurʾân’ı olduğu halde Kahire 1303, 1308).

Detaylar
Lot: 60 » Kitap

GÜZEL KAPAKLI: Akbaba mizah yayınları 1: Mizah hikâyeleri antolojisi [Birinci Kitap], AKBABA, Türkiye Ticaret Matbaası, İstanbul, 1955.

Özgün karton kapağında, kapakta yıpranmalar mevcuttur, 17x12 cm, 128 sayfa, s/b resimli. Akbaba Dergisi'nin mizah yazarlarını derlediği sekiz ciltlik eserin birinci kitabıdır. Birinci Kitapta Hikâyesi yer alan yazarlar: Hüseyin Rahmi, Ahmet Rasim, Mehmet Rauf, Hüseyin Suat, Fazıl Ahmet, Ömer Seyfettin, Refik Halit, Ercüment Ekrem.
Ön Söz
Biz, mizah edebiyatında dâhîsini vermiş bir milletiz: Nasreddin Hoca Türk’tür. Amma, Türk kütüphanesi, mizah edebiyatından mahrumdur. Birinci sayısı 1923 yılında çıkan Akbaba, çok geç kalmış bile olsa, vazifesini hatırladı. Elinizdeki bu kitap, o hatırlayışın ilk, eseridir. Mizah hikâyeleri serisini, daha eskiye de götürmek mümkündü. Biz, edebiyat tarihi yapmadığımız için o kadar geriye gitmiyor ve bugünün zevkiyle, Hüseyin Rahmi üstadımızdan başlıyoruz. Hem de, zamanın eskittiği, genç hafızalara yabancı bazı ölü kelimeler yerine dirilerini koyarak… Mizah hikâyeleri, üç cilt olacak ve son devrin, edebî çerçeve içinde mizah yapan bütün üstadlarını toplayacaktır. Neşriyat hayatımıza yepyeni bir çeşni katacak Akbaba Mizah Yayınları'nın, her ay yeni bir cildini, iç ve dış güzelliği üstüne bugünün imkânları içinde okuyucularımıza takdim titreyerek, muhterem edeceğiz. Son sözümüzü, Molière'in diliyle söyleyelim: İnsan, güldüğü kadar insandır.

Detaylar
Lot: 62 » Kitap

GÜZEL KAPAKLI / MİM UYKUSUZ ÇİZİMİ KARİKATÜRLÜ: Akbaba mizah yayınları 5: Meşhedî'nin hikâyeleri, ERCÜMENT EKREM TALÛ, (1886-1956), Türkiye Ticaret Matbaası, İstanbul, 1955.

Özgün karton kapağında, sayfa kenarlarında yıpranmalar mevcut, harici temiz durumda, 17x12 cm, 109 sayfa, s/b resimli. Bu kitaptaki hikayeleri Mim Uykusuz karikatürlendirmiştir. Ercüment Ekrem Talu'nun Akbaba dergisinde yarattığı palavracı bir İran'lı tip olan Meşhedî Cafer hikayelerinden en seçkinleri bu esere konulmuştur. Ercüment Ekrem Talu (1888-1956), Meşrutiyet’ten önce yazmaya başlamış ancak asıl ününü Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde kazanmış bir edebiyatçıdır. Hikâye, roman, köşe yazısı gibi türlerde çok sayıda eser vermiştir. Bununla birlikte, yazarın birçok gazete ve dergide eş zamanlı olarak yayımlanan köşe yazıları ile tefrika edilen hikâye ve romanlarının bibliyografyası hâlâ tam olarak çıkarılmamıştır. Kaynaklara geçen eserlerinin ise hepsi kitap olarak yayımlanmamıştır. Bir kısmı tefrikalarda kalmıştır. Talu, mizah alanında da önemli eserlere imza atmıştır. Mizah alanında en tanınmış eserlerinin bazılarını Meşhedi serisi içinde vermiştir. Geleneksel Türk tiyatrosundaki Acem tipinin roman ve hikâye türlerinde yeniden hayat bulduğu Meşhedi serisi döneminde çok tanınmış ve sevilmiştir. Meşhedi, geleneksel tiyatrodaki Acem’i güncellemiş ve onun yerini almıştır.

Detaylar
Lot: 65 » Kitap

GÜZEL KAPAKLI: Doğumundan ölümüne kadar Atatürk albümü, NİYAZİ AHMED BANOĞLU, (1913-1992), Yeni Tarih Dünyası Atatürk Serisi Yayınları, Nurgök Matbaası, İstanbul.

Özgün karton kapağında, ön kapak köşesinde kopukluk mevcut, harici çok temiz kondisyonda, 28x21 cm, 96 sayfa, s/b fotoğraflı, bir adet harita sayfası. O'nunla yaşadığımız günler, şimdi bize bir masal devri gibi geliyor. 20. asırda bir masal devri yaşatan büyük Atatürk için: «O'nu sevmek milli bir ibadettir» diyen Bayar ve: «Bütün hayatında bize ruhundaki ateşten canlılık ver- din. Emin ol, aziz hâtıran sönmez meş'ale olarak ruhları- mızı daima ateşli ve uyanık tutacaktır.» diyen İnönü, nasıl ebedi Atatürk'ün Türk milletine nefhettiği sevginin ebedî olduğunu ifade etmişlerse: «Atatürk'süz dünya artık enteresan değildir.» diyen bir yabancı da, bu cümlesi ile Atatürk'ün dünya ve insanlık ölçüsündeki tarifini yapmıştır. 1913 yılında Batum'da doğan Niyazi Ahmet Banoğlu, öğrenimini Kastamonu ve Trabzon liselerinde sürdürdükten sonra genç yaşta İstanbul'a gelmiştir. "Fuat Köprülü Türkiyat Enstitüsü"nde üç yıl araştırıcı olarak çalışmış, bir taraftan da gazeteciliğe başlamıştır.
Çeşitli gazetlerde çalışmış, Vakit gazetesinde 15 yıl yazıişleri müdürlüğü yapmıştır.
Yüze yakın kitap yayınlayan Banoğlu "Gençlik Yayınevi"ni kurmuş, Atatürk'e ait 27 eser vermiş, "Tarih dünyası", "Tarih Coğrafya Dünyası" dergilerini yayınlamıştır.

Detaylar
Lot: 68 » Kitap

İLK BASKI / MÜTEVAZI BİR VATANSEVERİN MİLLÎ MÜCADELE ANILARI: Milli mücadele hatıralarım, İLYAS SÂMİ KALKAVANOĞLU, Ekicigil Yayınevi Matbaası, İstanbul, 1957.

Özgün resimli karton kapağında, oldukça temiz durumda, 23x17 cm, 143 sayfa, çok sayıda s/b fotoğraflı. İşgal öncesinde İstanbul'da fındık ticaretiyle uğraşan İlyas Sami Kalkavanoğlu, vatanı uğruna her şeyi bırakıp Millî Mücadele'ye katılmıştır. Kurtuluş Savaşı sonrasında, kendisine hizmetlerinden dolayı Milis Yüzbaşılık rütbesi layık görülmüştür. Üst düzey yöneticilerden makam, mal, mülk teklif edildiğinde ise "biz bunları vatan için yaptık" diyerek reddetmiştir. "Tamamen vatan ve millet hizmetinde geçen gençliğimin uzun tecrübeleriyle şu kanaate vardım ki; bir milleti mânen ve madde ten tekâmüle eriştirecek belli başlı âmillerden biri, tam birlik, diğeri de adlu haktır. Birlik ve beraberlik bağları kopmuş, hak ve adalet nimetlerinden mahrum kalmış bir millet maddeten ne kadar kuvvetli olursa olsun, varlığını muhafaza edemez.
İbret verici olaylarla dolu olan tarih hazinemizde, bu hakikati belirten sahifelerin de haddi hesabı yoktur. Asırlar boyunca, yeryüzünün dört bucağında yarattığı medeniyet eserleriyle, dünya milletlerini kendine hayran ve meftun etmiş olan Türklüğün büyük tarihi tarafsız ve dikkatli bir gözle incelenince, birlik ve adalet sayesinde en yüksek tekâmül mertebelerine ulaşan koskoca imparatorlukların, nihayet birlik bağlarını koparmak gafletine düştükleri zaman nasıl birbirlerine girişin kurbanı olarak yıkılıp gittikleri kolayca görülür.
Çöküp yıkılış hailesinin yürekleri oynatan tarrakaları mâsum bir milletin vicdanını tâzip ederken, bu yıkılışın mukadder âkıbeti olan düşman kahır ve zulmü altına düşüş de, son kurtuluş ümitlerini söndüren muazzam bir felâket teşkil ediyordu." (Önsözden)

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 4
sonraki